Deniz Güney
24 Ekim 2012
Kurban denince aklımıza ilk olarak Hz. İbrahim ve İsmail’in hayat hikâyesi gelir.
Biz ki Allah’a ilk kurbanı kesmiş, Hz. İbrahim’in hemşerileriyiz.
Bu yüzden, kurban sözcüğünün içini en iyi biz doldurmalıyız.
Her sene Urfa’da,Kurban Bayramında, Şahit olduğumuz görüntüler; Zulüm ve vahşetten başka bir şey değildi.
Kaç bayramdır, Urfa’mıza yakışmayan kurbanlık hallerimizle kala kaldık akıllarda. böyle bir şey İnsanı Allah’a yaklaştırır mı?
Uzaklaştırır mı?
Varın siz düşünün.
Büyük kanalların, Kepazelik dolu haber bültenlerinden de umudumuz kalmadı.
Görünen o ki; onlar da bu manzaraya alışmışlar.
Ver kanlı görüntüleri,
Koy müziği,
Gelsin reyting.
Mesele Allah’a kul olmak mıdır, yoksa kurbana işkence yapmak mıdır?
Ya da kurban ibadetini yerine getirmek midir?
Buzdolabına et istiflemek midir?
İşte bu yüzden bu bayram,
Sokak ortasında kesilen kurbanlıklara, acemi kasaplara, gebe hayvanların kesilmesine, işkence yapılan kurbanlıklara şahit olmamak için kapatacam televizyonumu.
Uzun bir süre de hiç açmayacam.
Kendimi de kapatıp, içsel bir yolculuğa çıkacağım yaradana.
Bu yolculuğu giderek daha çok sevecem. Dostlardan gelen mesajlara bakıp mutlu olacam.
Bir de amacı Allah’a yaklaşmak yerine önce midelerini, sonra buzdolaplarını etle doldurmak olanlardan uzak duracağım.
Urfa’mızı bayramda Kurban etmemek dileğiyle.
Hepinizin bayramı kutlu olsun.