Ömer Elçi
18 Ekim 2012
Pazar yerlerinde,caddelerde,ara sokaklarda, iş yerlerinde, tamirci dükkanlarında, aydınlığa özlemli dünyalarını sorgulayan çocuklar…
Elleri gri, gözleri gri, düşünceleri gri çocuklar…
Umutlarını, umutsuzluklarının karanlıklarına hapsetmiş, gülümsemeye çalışırken, göz beyazlıklarındaki grilikleri çoğalan çocuklar…
Sevginin ve yaşamın ne olduğunu, olması gerektiğini sorgularken; griliklere yürümek zorunda kalan çocuklar.
Dünyaya gelme istemlerini sorgulama hakları olmayan, şamarlarla büyüyen, hayırsızlıkla suçlanan, sömürülerle kişilikleri ve yaşamları allak bullak olabilen; siyah gözlü , yeşil gözlü,kahverengi gözlü ama aslında gri gözlü çocuklar…
Şarkılarını, oyunlarını, oyuncaklarını, gelecekteki dünyalarını satın aldığımız çocuklar…
Çocukluklarını yaşatamadığımız, aydınlık düşüncelerini, kişiliklerini kendimize benzettiğimiz çocuklar.
Gri gözlü, gri düşünceli çocuklar her yıl çoğalıyor …
* * *
1980’li yıllarda dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’nin Şanlıurfa’da yaptığı bir konuşmada: ”Bakabileceğiniz kadar çocuk yapın. Çocuklarınızı güzel yetiştirin, geleceklerini, eğitimlerini, kendi istedikleri yönde geliştirmelerine yardımcı olun” yönündeki söylemlerini dinlemiştim.
Birkaç gün sonra tesadüfen altmış yaş üzeri birkaç insanın kendi aralarındaki tartışmalarına şahit olmuştum.
Tümü aynı döngü etrafında dönüşüp; ” Hanım benim, mal benim, kime ne? Allah kısmetlerini veriyor.. .Kim ne karışır çocuk yapmamıza…” Vs diye konuşuyorlardı.
* * *
Sokaklarda, tahta boya sandıklarını taşırken, siyahlaşmış ellerini ve uzun kirli tırnaklarını, ceketlerinin buruş, buruş kol ağızlarına sokmaya çalışan çocuklar.
Pazar yerlerinde güneşin yakıcılığını kaderimdir sanan çocuklar.
Okul sıralarında olmaları gerekirken tarlada pamuk toplamak zorunda kalan çocuklar..
İşyerlerinde, yaşça büyüklerinin her türlü küfürlerine, baskılarına maruz kalıp, en duyulmadık küfürleri yaşamın gerçeği sanan çocuklar.
Çocukluklarını yaşayamadan gençliğe daha da gri düşüncelerle, umutsuzluklarla yürümek zorunda bırakılan çocuklar…
Yurdum ve en önemlisi ilimin insanının “Hanım benim… kim karışır çocuk yapmamıza?” düşüncesi yanlışlığından vazgeçmedikçe gelecekli yıllarda; sokaklarda ellerini, tenlerini ve düşüncelerini grileştirdiğimiz çocuklar daha da çoğalacak gibi…