Deniz Güney
22 Haziran 2012
Şanlıurfa E Tipi Cezaevi C-15 Koğuşu yürek yaktı. Hiç biri henüz hükümlü bile değildi. Kendini sahte savcı sahte komiser ve kamu görevlisi olarak tanıtarak telefonla dolandırıcılık yapan tutukluların bulunduğu bu koğuşta, kafa karıştıran içi doldurulamayan birçok soru var aslında. Bir defa kontör dolandırıcıları ya da diğer bir ifade ile telefonla dolandırıcılık yapanlar PKK’nın ismini kullanarak vatandaşların hesabından paralarını çekiyordu.
O zaman aklımıza şu geliyor:
“Siz bizim PKK’nın gelir kaynaklarının önünü kesmek istiyorsunuz ha…O zaman bak görürsünüz gününüzü” dedirten türden kontör dolandırıcılık suçundan tutuklu bulunanlar koğuşu ateşe verilmiş olamaz mı?”
Yoksa sıcaktan bunalan tutukluların serinlemek için tavanda bulunan vantilatör kavgasına tutuşmaları, ardından da yastık ve yorganları tutuşturmaları bana çok mantıklı gelmiyor.
Cezaevi İnceleme Kurulu üyelerinin anlattıklarına göre; koğuştaki 18 kişi alt katta bulunan televizyon izleme salonuna iniyor, burada önce çay içip çerez yiyorlar. İçlerinden biri “Hadi şöyle bir eylem yapalım. Gürültü patırtı çıkartalım, gardiyanlar gelsin sesimizi duyuralım” diyor. Yani anlayacağınız her şey eğlence tarzı bir eylem gibi başlıyor. Koğuştaki 18 kişiden 5’i buna itiraz ediyor. İtiraz edenlere 13 kişi kızıyor ve “O zaman siz banyoya geçin çıkmayın dışarı” diyorlar. O, 5 kişi tuvaletlerle aynı yerde bulunan banyoların olduğu yere geçip duş almaya başlıyorlar. Diğer 13 kişi hır gür çıkartıp sonrada yastıkları çarşafları amaçlarına ulaşana kadar yakıp daha sonra çakmağı çakıyorlar. Küçük çaplı yangında duman kaplıyor her tarafı. Sonra söndürebileceklerini düşündükleri yangının kurbanı oluyorlar. Banyodaki 5 kişi de dumandan etkileniyor. Duştaki havlularıyla kendilerini korumaya çalışıyor ancak yaralanmaktan kurtulamıyorlar.
Tabi bunlar Şanlıurfa Cezaevi İnceleme Kurulu Üyelerinin yaralanandan biriyle yaptığı görüşmelerden çıkan varsayımlar.
Şimdi bütün bu anlatılanlar bir çok gazetenin attığı manşetteki tutukluların vantilatör için kavga yapmış ardından yastık çarşafı ateşe vermiş haberlerini çürütüyor.
Bu çürütülüyorsa şimdi soru şu; eğlence olsun diye böyle bir yangının çıkartılması ne kadar mantıklı. Bence hangi tutuklu bu eylem fikrini ilk ortaya atmışsa ona bir bakmak lazım. Cezaevine girmeden önce dışarıda birileri tarafından yönlendirilerek suç işlemesi sağlanıp içeri sokulmuş olamaz mı?
Cezaevine girdikten sonra da böyle bir eylem yapma konusunda yönlendirilmiş olabilir mi?
O zaman böyle bir eylem fikrinin hangi tutukludan çıktığının peşine düşmemiz de fayda var. Bunu şu yaklaşımla da değerlendirmekte yarar var.
Bu cezaevinde KCK tutuklusu BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan da kalıyor. İbrahim Ayhan’nın kaldığı cezaevinde böyle bir eylem yapılarak ses getirilmek istenmiş olunamaz mı?
Bir de Türkiye’de Ergenekon, Balyoz gibi cunta davalarının ve KCK davalarının başlamasıyla uzun tutukluluktan dert yakınılmıyor muydu?
Yine bu olayla bir kısım çevrelerin “Gördünüz mü bakın ölenler hükümlü bile değil. Biz size uzun tutukluk sürelerini boşuna söylemiyorduk. İllaki uzun tutukluluk süresinden birilerinin ölmesi mi gerekiyordu “demelerine fırsat sağlamış olunmuyor mu?
Nitekim cezaevini ziyaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da BDP”li Gülten Kışanak da aynı konulardan dert yandı. Cezaevi olaylarında BDP Eşbaşkanı Demirtaş daha da ileri gitti. Cezaevi olayları üzerinden Urfalılara AK Partiye oy verdikleri için bana göre hakaret etti.
C-15 koğuşunda yastıkları çarşafları yakarak eylem yapma fikrinin hangi tutukludan çıktığını tespit etmek lazım. Bu fikri öne süren tutuklu kaç gün önce cezaevine girmiştir buna bakmak lazım. Dışarıdaki çevrelerini incelemek lazım. Acaba cezaevinde böyle bir olayı çıkartma fikrini veren mahkûm bilinçli bir şekilde cezaevine sokulmuş olabilir mi?
Bunu sorgulamak gerekiyor. Bir de CHP ile Ak Parti bölgemizin sorunu olan Kürt meselesi ve terör konusunda ilk kez bir araya gelip çözüm arayışına bu kadar yaklaşmışken böyle bir olayın fitilinin Urfa Cezaevinden yakılmış olması bana çok manidar geliyor. 2 gün içinde 2 kez Cezaevinde yangın çıkartılması ardından başka illerdeki cezaevlerine aynı yangınların sıçrıyor olması doğru okumak lazım. Dile kolay 13 can pisipisine gitti. Cezaevi kapasitesinin çok üstünde eyvallah. 6 kişinin kalması gereken koğuşta 18 kişi kümese tıkılmış gibi buna da eyvallah. Ama insani koşulları 5 yıldızlı otellerdeki gibi olamaz. Yoksa Cezaevinin anlamı olmaz. Ancak şu da bir gerçek ki kümes gibi olması da kabul edilemez. Cezaevlerinin kapasitenin üstünde olmasından dolayı hükümet yeni cezaevleri yaptırdığı zamanda birileri çıkıyor “Bakın görüyor musunuz hükümet insanları cezaevlerine tıkamak için yeni cezaevleri yaptırıyor” deniliyor. Bu nasıl mantıktır. Kapasitesinin üstünde olmasına karşı olanlar insani koşulların sağlanması için yeni yapılacak cezaevlerine de karşı çıkıyorlar. Çık işin içinden çıkabilirsen….Cezaevinde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum.