Remzi Mızrah
14 Şubat 2023
15 yıl önce, 17 Eylül 2008 tarihinde Hizmet gazetesinde yazdığım depremle ilgili yazı. bir kaç gündür yaşadıklarımıza bakınca ne kadarda tanıdık değil mi?
*
Ülkemiz Alp deprem kuşağı olarak tanımlanan deprem kuşağında yer almaktadır. Türkiye’de yüzyıllardır depremlere neden olan iki ayrı fay hattı vardır. Bunlardan biri Kuzey Anadolu Fay hattı diğeride Doğu Anadolu Fay hattıdır. Bu iki fay hattı tarihin çeşitli dönemlerinde kırılmalar yaşayarak etkisi çok büyük olan depremler oluşturmuşlardır. Deprem sıklığı ve şiddeti bakımından dünyada Çin’den sonra ikinci sırayı alan Anadolu, eski çağlarda, antik dönemde, Bizans döneminde birçok depremle karşılaşmış, ayrıca coğrafi bağlantısı dolayısıyla Filistin ve Kuzey-Suriye’deki depremlerden de çeşitli oranlarda etkilenmiştir.
Deprem; yerkabuğundaki kırılmalar sonucu, ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtiği ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayı olarak tanımlanmaktadır. Zelzele olarak ta isimlendirilen bu doğa olayı tarih boyunca Anadolu topraklarında pek çok kez yaşanmıştır.
Güneydoğu Anadolu bölgesinde depremler, daha çok Urfa, Harran, Samsat, Maraş, Diyarbakır gibi yerleşim birimleri ile dolaylarında meydana gelmiştir. Bu depremlerle ilgili Urfalı Mateos ve Mar Yeşua detaylı bilgiler vermişlerdir. 26 Kasım 1091 de bölgede meydana gelen deprem, Suriye ve yakınındaki birçok yerleşim biriminde tahribata neden olmuş en büyük yıkımı da Antakya şehri yaşamıştır. Bölgede diğer bir şiddetli deprem ise 1114–1115 yıllında yaşanmıştır. Bu sarsıntı, Urfa’nın da içinde yer aldığı el- Cezire bölgesi ve Suriyeden başka Anadoludaki yerleşimlerde de etkili olmuş büyük can ve mal kaybına sebep olmuştur. İbn-ül esir bu depremin Urfa, Harran, Samsat, Maraş, Balaş gibi şehirleri yerle bir ettiğini söylemiştir. Bu depremi Ebu’l farac ise “Bütün Maraş şehri yeraltına gömülmüş ve bütün şehir halkı için bir mezar olmuştu. Samosata’da (Samsat) birçok ev yıkılmış ve bu sırada burada bulunan, Gerger hâkimi Constantin ile birlikte enkaz altında pek çok kişi ölmüştü. Edessa (Urfa) şehrinin sur kulelerinden onüçü, Harran’ın surlarının bir bölümü tahrip olmuştu.” diye vermiştir. Daha çok Ermeni ve Süryani kronikçilerin verdiği bilgiler aslında depremin bölgede tarih boyunca sıklıkla görüldüğünü kanıtlamaktadır.
Geçtiğimiz günlerde merkez üssü Adıyaman ilinin Samsat ilçesi olduğu belirtilen 5,1’lik deprem, uzun yıllardır deprem yaşamamış bölge halkında bir panik havası oluşturmaya yetti. Kandilli Rasathanesi’nden yapılan açıklamaya göre, sarsıntının ardından 2 adet de artçı sarsıntı meydana geldi. Daha bu sarsıntıyı atlatmadan bu defa Bozova fay hattı olarak tanımlanan kırık kuşağı üzerinde, merkez üssü Urfa’nın Bozova İlçesi olan 4,3 şiddetinde bir deprem meydana geldi Bozova merkezli bu sarsıntı tarih boyunca birçok kez aktif hale gelen Bozova fay hattının son hareketiydi. Bu fat hattı, tarihsel süreçte 673, 718, 1003, 1114, 1911, 1961 ve 1996 yıllarında çeşitli şiddette depremler oluşturmuş can ve mal kaybına yol açmıştır. Çoğu yaklaşık 5,0- 5,5 büyüklüğünde olan depremlerdir bu sarsıntılar. Bozova fay hattında en şiddetli deprem 1114’te meydana gelen ve kronikçilerinde detaylı olarak bahsettiği 6,8 şiddetindeki deprem olmuştur.
Ülkemiz deprem kuşağında yer alan ve depremlerin sürekli yaşandığı bir alan 1939 Erzincan (32.000 Ölü), 1942 Niksar (3000 ölü), 1944 Gerede (4000 ölü), 1966 Varto (2.500 ölü), 1999 Marmara (45.000 Ölü) depremleri çokta uzak bir tarihte değiller.
Sonuç olarak Şanlıurfa ve Adıyaman’da meydan gelen sarsıntılar bölge halkının depreme hazırlıklı olmadığını hatırlatıyor bize. Mevcut duruma bakınca can ve mal kaybının yaşanmadığı küçük şiddete bu sarsıntılarda bile topluma bir panik ve korku havası hâkim olmuştur. Depreme hazırlıklı değiliz nasıl davranacağımız bilmiyoruz. Binalarımız ne durumda? O konuda da çok sağlıklı çalışmalar yok bildiğim kadarıyla.
Aslında tarihe baktığımızda depremlerin bu bölgede sürekli var olduğunu görebiliyoruz. Herhalde uzun bir süredir şiddeti yüksek bir sarsıntıya maruz kalmadığımız için depremi unutmuştuk. Adıyaman’daki 5,1’lik ve hemen ardından Bozova’daki 4.3’lük uyarı aklımızı başımıza getirmiştir umarım. Depreme karşı tedbirlerimizi alıp, deprem konusunda eğitilmiş bir toplum oluşturmak zorundayız. Daha sonra geç olabilir.
Farkında mısınız deprem çokta uzağımızda değil.