İbrahim Halil Okuyan
21 Mart 2012
Bir sonbahar günü Londra’daki Doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, Yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında Doktor, Teşhisi açıkladı kendisine: “Bay Winkelman, Beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız.” Yüz hatları gerildi Winkelman‘ın: “İngiltere’de bu ameliyatı yapabilecek doktor var mı” diye sordu. “Amerika’da yaşadığınıza göre orada olmanızı öneririm” Dedi Doktor. “Zaten sizi ameliyat edebilecek tek operatör olan Charles Wronkow da orada yaşıyor.” Winkelman teşekkür edip ayrıldı. Otele giderken derin derin düşünüyor ve yere dökülen yaprakları ayaklarıyla yavaşça itiyordu. Birkaç gün sonra gazeteler tanınmış Amerikalı operatör Charles Wronkow‘un İngiltere’de tatilini geçirirken intihar ettiği haberini verdiler. Polis, böyle tanınmış bir doktorun neden Wilkelman adı altında, Londra’nın yoksul bir mahallesindeki otelde kaldığını merak ediyordu. Benzer bir öyküyü başka bir gecenin sabahında gazeteler, Reve Favaloro‘nun intihar haberini duyurmuşlardı. Favaloro, 1967’de bulduğu by-pass yöntemiyle kalp ameliyatlarında bir çığır açan ve milyonlarca hastayı kurtaran Arjantinli cerrahtı. Buenos Aires’teki muhteşem villasında kalbine sıktığı tek kurşunla son vermişti hayatına… Milyonların kalbine giden kanalları açan bir insanın, kendi yüreğindeki tıkanmaya deva bulamaması ve sonunda onu kurşunlayarak susturması ne trajik bir final!.. Bütün bir salonu gülmekten kırıp geçir dikten sonra çekildiği makyaj odasında ses sizce ağlayan bir Palyaço gibi… Çevremize yaydığımız ışıktan biz nasiplenemeyiz çoğu zaman… İnsanın sözü geçmez, gücü yetmez bazen kendine… En güzel aşk filmlerinde oynayan kadın, alabildiğine mutsuzdur bakarsanız… Diline doladığı herkesin iç dünyasını kalemiyle didikleyen yazar, kendi içindeki keşmekeşi tariften acizdir. Cemaate iman telkin ederken içten içe Tanrı’yı sorgulamaya başlamış bir din adamı kadar çaresiz, kıvranır insan… Yalnızlık korkusunu bastırmak için ömrü boyunca sayısız kadına tutulmuş bir Kazanova’nın sonunda anavatanı yalnızlığa dönmesi, …ya da cehennemi bir cephede gün boyu askerlerine cesaret aşılayan kumandanın gece karargâhta korkudan titremesi gibi, …en yakından tanıdığı zaafı, en güvendiği yanına yakıştıramaz insan: …ve kendini en bildiği yerinden vurur: Kalpse kalp; Beyinse beyin… …bir kurşunla durur. Çünkü en beteridir kendisiyle savaşanların, kendine yenilmesi… İnanmadan din adamı olarak kalamazsınız; Sevmeden aşık rolü oynayamaz, Cesaretsiz savaşamazsınız; Beyninizde bir urla beyinlere deva, Kalbinizde kanayan bir yarayla kalplere şifa taşıyamazsınız. Bu kuşatmayı yarmak için o “zaaf”larınızı yok etmek zorundasınızdır. Çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına… İnsan, kendine rağmen gider o zaman.. Gençliğinde nice cana kıydığı kılıcının üzerine karnıyla yatıveren yaşlı bir Samuray savaşçısı, Ya da intihar için artık hükmedemediği tanıdık bir mikrofonu seçen Zeki Müren gibi, Ölümü beklemeden onun kollarına koşar. Bazen uluorta, Bazen yapayalnız, Uçsuz bucaksız bir boşluğa akar… *Alıntı. Sözün Kısası “Uzun Süre Uçuruma Bakarsan, Uçurumda Senin İçine Bakar.” Wilhelm Friedrich Nietzsche Seri katilleri ele alan birçok kitapta bulunan bir sözdür. Anlamı da eğer bir herhangi bir kötülükle çok uğraşırsanız veya takıntılı hale gelirseniz, O kötülüğün bir parçası size de bulaşır. Saygılarımla. İbrahim Halil Okuyan İnşaat Yüksek Mühendisi 20.Mart.2012 Şanlıurfa |