Sabri Dişli
12 Haziran 2007
Hamileliği üç aya düşüren(!) küllü yalanın peşinden koşarak o yalana Namık Kemal fıkrasındaki ada kadar atık bırakan, 40 yalana taş çıkaran…
Vücut dilinin bas-bas yalan diye bağırdığı…
Buna rağmen kelleci şefik ustanın vitrinindeki pişmiş kellenin ikizi gibi duranları…
ızlemek…
Veya kahreden o görüntüleri:
Garip bir ananın Türk bayrağına sarılı tabutla konuşup ağlayışı…
“Ben onu Fabrika işçiliği yaparak büyüttüm”
Hele o bir garip babanın “sevmeye kıyamadığım” deyişi…
Garip işte…
Bilmem hangi doğunun, hangi köyünde, hangi mecrasında bomba olarak kullanılan bir can…
Garipler savaşı işte…
Bütün bunları izlemekten, gözümüzde cümle azalarımızda yorgun düştü…
Bugün mailime 2070 yılından gelen slâyt gösterimini izlerken; dünya denilen koca hücrede yer alan biz zerrecikler birbirimizi yandırarak, kandırarak, öldürülerek, nasıl bir sona doğru gidiyoruz, deryası. Derin bir derya işte… Yok, o kadar da derin değil bir insan ömründen az bir zaman içinde olacaklar anlatılıyor, mektupta:
Suyun olmadığı günler resmedilmiş. Yaş ortalaması 35’e düşmüş. Bugün bahçeyi hortumla suladığımız… Arabamızı yıkadığımız yerlerde hoyratça harcadığımız su, o günlerde kişi başına günlük yarım bardağa düşmüş.
Diyor ki:
“O bana babacığım şimdi neden su yok? diye soruyor… ışte o zaman boğazım düğümleniyor… Kendimi suçlu hissetmekten bir türlü kurtaramıyorum çünkü ben de o yaşadığı çevreyi kirleterek tahrip olmasına sebep olan, tüm uyarılara kulağını tıkayan nesle aidim…
şimdi ise bizim çocuklarımız bunun bedelini ödüyorlar!…
Yeryüzünde, şimdi doğanın tikle inanıyorum…
Ne kadar çok isterdim geriye dönüp insanoğluna bunları anlatmayı…
… Henüz daha Dünya gezegenimizi kurtarmaya zamanımız varken…”
Hazırlayan: Ria
Bugün kiyoto sözleşmesini imzalamayan puşt’un Amerika’sı; Dünyanın ortasına pisleyerek bizleri yalnız savaşla değil soluduğumuz havayla da zehirliyor…
Yarın yok olacak dünyanın en fevkalade bölgesinde, bölgemizde adı zırvalarla süslenmiş garipler savaşı…
Bir kültür birlikteliğinin zoraki kültürel ayrılık savaşı…
Ve bu savaştan yemlenen zalimlerin can rakamı üzerine kurulmuş, satranç oyunları…
Yarım asır sonra bir baharı görmeyecek garip zerreciklerin savaşı…