İbrahim Halil Okuyan
16 Ocak 2012
Zahide Uçar, yazdığı yazılarda mükemmel tespitler yapıp,
Gözden kaçan noktaları insanların gözüne sokan,
Ülkemizin bu karanlık günlerinde ne yapmalı sorusuna verdiği cevapla Güzel bir çıkış yolu bulmuş yazardır.
Aşağıdaki yazıyla, Ne Yapmalı? sorusunu cevaplıyor.
“Uzun süredir okurlarımız;
“Yazdıklarınız Bildiğimiz Şeyler, Siz Ne Yapacağımızı Yazın”
Diye görüş bildiriyor.
ÖNCELİKLE BİR KURTARICI BEKLEMEYİN.
KURTARICI BENİM diyerek başlayın işe.
Unutmayın; Bir Uyanık Adam 1000 Uyuyan Adamdan Evladır.
Meclis merkezli düşünmeyi bırakın.
İnsanlarımızı “Şucu-Bucu” diye sınıflandırmayın.
Türkiye bir Gemi, Bizler de içindeki yolcularız.
Bu Gemi Batarsa Hep Birlikte Batarız.
Her İl, İlçe, Belde ve Köylerde Cephe Gerisi “Sivil Kuvvetler” oluşturun.
Milletimizi Bilinçlendirin.
Bunu yaparken de sakın parti-siyaset konuşmayın.
Türkiye “CEPHE ÜLKE” haline getirildi.
Olası bir savaş durumunda iç cephede de iç savaş çıkması büyük ihtimal.
O yüzden Her Öncü Liderin yapması gerekli konuları maddeler halinde yazıyorum:
1-Televizyonlar büyük oranda beyin yönlendirmesinde kullanılıyor. Beyinler esir alınıyor.
Kapitalist Sistemin “İNSANLARIMIZA SUNDUĞU KALIPLAR” ilahi bir Emir gibi sunularak aslında insanlarımızı Esir alıyor.
Giyimimiz,
Yememiz,
Davranışlarımız “VAHŞİ KAPİTALİZME” malzeme olacak biçimde programlanıyor.
Bu oyunu bozmanın öncelikli kuralı “SADE YAŞAMAYI” Moda haline getirmektir.
Gereğinden fazla alınan her eşya, her giysi kendimizi katil küresel elitin daha çok şişmanlaması için kullandırmaktır.
O yüzden önceliklerimizi anlatın.
Moda: “SADE YAŞAYIN” olsun.
Sade yaşama döndüğümüz an borçlarımız biraz daha aşağı inecek, kredi kartlarımız rahat edecektir.
2-Gıda Tekellerinin Tuzağından Kurtulun.
Gıda artık stratejik ürünler içindedir.
Gıdalar vasıtası ile “Kısırlaştırma, GDO” sayesinde İnsan Genetiği ile oynama ve dönüşen İnsanları “Küresel Elitin kapısına Bağlama Oyunu” tezgâhlanıyor.
Paket Gıdalardan, Hazır Yiyeceklerden Uzak Durun.
Köyler “BUGÜN ÇOK ZARARLI OLDUĞU ANLAŞILAN” Beyaz Ekmek almak yerine eski geleneklerine geri dönmeli,
Kendi öğüttüğü undan ekmek yapmalıdır.
Çocukları ve ülkenin geleceği için bunun ne kadar önemli olduğunu anlatın.
“ESKİ TOHUMLARI” SAKLAYIN.
Tarım ilaçlarından uzak durun.
Eski yöntemleri deneyin.
Bulunduğunuz il, ilçe ve beldelerde köy ekmeği, köy ürünleri satan kooperatifler oluşturun.
Bu kooperatifler hem ilk elden üreticiye gelir getirecek,
Hem de doğal ürünlere ulaşmak isteyenlere imkân sunacaktır.
Çocuklarınıza tatlı yerine “PESTİL”,
Meyve suları yerine Marmelat Suları içmeye, Meyve Kuruları yemeye alıştırın.
Bu konuda Okullarda, Köylerde bilinçlendirme söyleşileri yapın.
Tarım Ve Köy İşleri Bakanlığı değiştirilerek “KÖY” adı ortadan kaldırıldı.
Buradan maksat Tarımı şirketleştirmek, Köylünün toprağını ele geçirmektir.
Unutmayın, Kurtuluş Savaşında köylünün ürettikleri ile Asker beslendi.
Ordu geride bıraktıklarının aç kalmadığını bilirse daha iyi savaşır.
Yakın gelecekte onca zenginlik içinde aç bırakılan Somalili insanlar durumuna gelmek istemiyorsanız, topraklarınıza sahip çıkın. “SATMAYIN!..”
3- Gıda tekelini elinde tutarak insanları gırtlaklarından yakalamak isteyen küresel elit, ya da karanlığın gücü şeytanın varisleri “Dünya Suları’”na da el koymak istiyor.
Borsa, Bankalar vasıtası ile ellerini nasıl dünya insanlığının ceplerine soktularsa,
“ULUSLARARASI SU FORUMLARI” oluşumu ile de ülkeleri forumlara bağlayıp, Dünya Sularına El koyacaklar.
Her ne pahasına olursa olsun sularınıza sahip çıkın.
Bir ülkenin suları o ülkenin damarlarıdır.
Her kim ki o damarı kesiyor, o bölgenin kangren olmasında suç ortaklığı yapıyordur.
Bir bölgeyi kangren yapmanın organ kaçakçılığından bir farkı yoktur. Dinimizce de sularımız üzerinde tahakküm oluşturmak isteyenlere başkaldırmak haktır.
“SULARINIZA SAHİP ÇIKIN.”
4-İlaç sektörünün nerede ise tamamı Küresel Elitin eline geçmiştir. ABD’de artık ilaç kontrolleri şirketlerce engellenmektedir.
Amerikan halkı ilaç tekellerine güvenmemektedir.
İlaçlar sentetik, GDO’ dan üretilmektedir.
Maalesef ki, “ÜLKEMİZDE YERLİ İLAÇ FİRMASI” kalmamıştır.
Küresel şirketlerin kontrolüne geçmiştir.
İlaçlar artık tedavi etmek yerine uyuşturucu misali insanlarımızı ilaca bağımlı kılmaktadır.
Dünya nüfusunu 1/3’e indirmeyi planlayan “ŞEYTANİ GÜÇLER”,
“İLAÇ VE AŞILARI” da bu amaçları doğrultusunda kullanmaktadır.
Günümüz sayısal sonuçlarına baktığımızda ilaca bağlı ölümler
4. ve 5. sırada yer almaktadır.
Öncü insanlar bu konuda insanlarımızı aydınlatmalıdır.
En basit hastalıklarda ilaca koşarsanız, küresel elite kobay olursunuz. İnsan vücudu hastalıkları yenecek donatıma sahiptir.
Yeter ki yiyecek, içeceklerinize dikkat edin.
Bedeninizin bağışıklık sisteminin çalışmasına, güçlenmesine izin verin.
“TÜCCAR DOKTORLARDAN UZAK DURUN.”
Olası bir saldırı döneminde ilaca ulaşamadığımızda ne yapacağımızla ilgili beyin fırtınası yapın.
Alternatif yöntemleri öğrenin.
Bulunduğunuz belde büyüklerinden bitkileri öğrenin.
“PAMUKLU, YÜNLÜ, KETEN VE HAKİKİ İPEK” dışında giysi giymeyin.
O eski pamuklu pazen kumaşların kıymetini bilin.
“SENTETİK KUMAŞLAR” insan vücudunun elektrik akışını bozar.
Teri kusar.
Bakteri oluşturur.
Hastalığa davetiye çıkarır.
Petrol artığından yapılan her şey aslında “ŞEYTAN BOKU” diye adlandırılır.
Küresel elit bu şeytan bokunu bilerek bir silah olarak kullanmaktadır.
5- Küresel güçler,
Avrupalı yamyamlar her saldırısında kimyasal silah kullanıyor.
ABD’nin Libya’da hafif “Seyreltilmiş Uranyum İçeren Silahlar” kullandığı iddiası dünya kamuoyundan saklandı.
Ülkemizde olası bir küresel saldırıdan korunmak için köyler, kasabalar, beldelerinizde mutlaka yer altı sığınakları oluşturun. Kimyasal silahlara karşı korunma yöntemlerini öğrenin.
Sonra halka anlatın.
Suların zehirlenme tehlikesine karşılık bölgelerinizde bulunan yer altı sularına en kısa yoldan nasıl ulaşırsınız, öğrenin.
Sığınakların su kaynaklarına yakın olma imkânı varsa o yeri tercih edin.
Zahide Uçar
09 Ocak
*Alıntı
Devam edecek.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
16.Ocak.2012 Şanlıurfa