Mehmet Göncü
21 Aralık 2011
Son günlerde Fransa parlamentosunda görüşülen bir yasa var.
Bu yasaya göre, 1915 yılında meydana geldiği belirtilen sözde Ermeni soykırım iddiasını inkar edenlere hapis dahil, bir çok ceza verilecekmiş.
Şaşırmamak elde değil.
Bir kere bu yasa insan haklarının öncelikle savunduğu ifade özgürlüğüne tamamen aykırıdır.
İkincisi ‘kanunla tarih yazılmaz’.
Çünkü bu duruma bütün dünya güler de ondan.
Efendim ben şahsen bu 1915 sözde Ermeni soykırım olayları ile ilgili olarak en az 15 kitap, birçok makale okumuş ve yaşım gereği olarak da 1915 tarihinde tehciri yaşamış Ermenilerle ve o günlere ait hatıraları olan Müslüman ahaliyle konuşmuşumdur.
Vicdanımın sesine uyarak yeminle söyleyebilirim ki, Ermeni diasporasının ve onun kışkırtıp kandırdığı Fransa gibi bazı ülkelerin parlamentolarından geçirmeye çalıştıkları Ermeni soykırım hadisesi asla meydana gelmemiştir.
1915’teki tehcir yasasını onaylayan Meclisi mebusunda Ermeni milletvekilleri de vardır. Tehcir bilindiği gibi yalnız savaş bölgelerinde yaşayan Ermeni ahaliyi kapsamaktadır. Bunun nedeni devlete sadık Ermeni ahaliyi, sürekli isyana kalkışmış Hınçak ve Taşnak isimli Ermeni terör örgütlerinin şerrinden korumaya yöneliktir.
Nitekim; tehcire tabi tutulan Ermeniler devletin daha güvenli bölgeleri olan Suriye’ye, Lübnan’a geçici olarak gönderilmişlerdir.
Gerçek olay bu şekildedir.
Bunun aksini savunan Fransa gibi ülkeler; Türkiye, Rusya, hatta günümüz Ermenistan’daki konuyla ilgili arşivleri okuyup inceleseler hakikaten bir soykırım olayının meydana gelmediğini anlayacaklardır.
Ayrıca; 1918’de imzalanan Mondoros mütarekesinin ardından bir Amerikan heyeti ve itilaf devletleri temsilcileri bu hususu araştırmışlar ve sonuçta iddia edildiği gibi bir soykırım olayının meydana gelmediğini belirtmişlerdir.
Bu gerçekleri bilmeden, temel insan haklarından olan ifade özgürlüğünü zedeleyecek bir yasayı onaylamamak gerekir. Eğer onaylarlarsa büyük bir insanlık ayıbı işlemiş olurlar.
Bana göre, Fransa bu yasanın yerine başka bir karar almalıdır.
Şöyle ki; 8 bin metreden paraşütsüz olarak uçaktan attıkları Cezayir milliyetçilerinin omuzlarından çıkan kalça kemiklerinin utanç anıtlarını yapmalıdırlar.
Ayrıca Ruanda’da yaptıkları katliamlarını da dile getirmelidirler.
Cezayir halkından, diğer sömürgelerindeki halklardan ve tarih boyunca; mazlum halkların doğal zenginliklerini sömürmek için çıkardıkları savaşlarda ölenlerin ailelerinden de özür dilemelidirler.
Netice itibariyle Fransa ve onun gibi düşünüp davrananlara şöyle seslenmek istiyorum:
Bu konuyu çok iyi araştırmadan ve gerçeği öğrenmeden Ermeni Diasporasının yalan oyununa gelmeyin ve küçük basit hesapların arkasında da koşmayın.
Son olarak da ibret alsınlar diye şu atasözünü dile getiriyorum:
“ÇATISI CAMDAN OLANIN BAŞKASININ DAMINA TAŞ ATMAYA HİÇ HAKKI YOKTUR!”
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…