İbrahim Halil Okuyan
11 Nisan 2011
Bu gün 11.Nisan.2011.
Şanlıurfa’nın kurtuluşunun yıldönümü.
Bu önemli günde üzerinde yaşadığımız ve bize hala fazla görülen bu topraklar için kanlarını döken atalarımızı rahmetle anıyorum.
Atatürk diyor ki!
“Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temel ruhudur.
Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir.
Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan; mahrumiyet millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir.
Biz, bunu temin etmeden barış ve sükuna erişeceğimiz inancında değiliz”. 1921 (Nutuk II, S. 623-624)
Bu gün için hala bu hedefe ulaşabilmiş değiliz.
Ve hala bu toprakların daha da ufalması için çalışan dış güçler ve onların yerli uşakları var.
Artık nereden cesaret alıyorlarsa, buluyorlarsa;
Televizyonlarda, gazetelerde ve kitaplarda açıkça dillendiriliyor bu konu.
Artık dünyada ülkeler topraklarının büyüklüğü ile önem kazanmıyor.
Askeri Güçte çok önemli değil artık.
Beslediğin ordunun büyüklüğü de önemli değil.
Sömürdükleri, kontrol ettikleri nüfus ile anılıyor büyüklük.
Aslında artık en büyük güç “Küresel Sermaye”.
Çünkü insanların bir fiyatları var ve onu veren satın alıyor onları.
Ülkelerde bu güçlerin destekledikleri seçim kazanıyor.
Bu bir şeklide halka farkında olmadan empoze ediliyor.
Biz seçiyoruz diye böbürlenirken onlar tarafından desteklenenleri seçiyoruz.
Bu insanlar ortada da gözükmüyorlar.
Bizler onların uzantılarını görüyoruz.
Her şey artık bu gücün daha da büyümesi için planlanıyor.
Bu batılı emperyalistleri iyi tanımak lazım.
Bunların bilim adamları insanlığın Tanzanya da türeyerek dünyaya yayıldığını söylediler ama bu kıtanın siyah derili insanlarını yıllarca köle olarak ülkelerine taşıdılar.
Bu gün Kenya asıllı birini Amerika Başkanı yaptılar ama Afrika için değişen bir şey yok.
Bu bir aldatmacadır.
Bu emperyalist ülkelerde hayata bazen özeniyoruz ama bunun ardında diğer insanların kanı var, diğer ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynakları var.
Bu insanlar diğer ülkelerin her şeyine karışma hakkını kendilerinde görüyorlar.
Özellikle son 150 yıldır yaşananları bilirsek bu ülkeleri anlayabiliriz.
Ülkemizde de oynanan oyunlara alet olmayıp tek yumruk halinde durmayı becerebiliriz.
Sağ sol ayrımı bizlere çok pahalıya mal oldu.
Şimdi anlıyoruz bunun arkasındaki güçleri.
Askeri Darbeler, Alevi-Sünni ayrımı, Laik-Anti laik ayrımı vb yapay sorunları kaşıyanları ve bunlara çanak tutanları dışlamayı ve oyunları bozmayı becerebilmeliyiz.
Muhalefet Partileri sadece iktidarı sıkıştırmak misyonu ile hareket etmemeli ve iktidar Partileri özellikle dış sorunlarda tam desteklemeli ve dik bir duruş sergilemeliler.
Yazılı ve görsel medya büyük ölçüde bu güçlerin güdümünde olup bizlerde menüde ne varsa onunla avunmaktayız.
Gündemi biz yaratamıyoruz.
Televizyonlar da; izdivaç, yemek, yarışma, sabah vb programlar izlenmenin en yoğun olduğu saatlerde yayınlanmakta ve düşünmeyi unutan bir toplum haline getirilmekteyiz.
Çözümü kolay bu tür kanalları izlememeliyiz.
Kumanda bu iş için.
Belgesel izle en azından.
Günah keçimizde siyasi partiler.
Her kötü şeyi onlara fatura ediyoruz.
Bir kesim iktidarı bir kesim muhalefeti sorumlu tutuyor.
Ya bizler?
Olur, mu seçimlerde oy kullandık ya.
Aynı gemide olduğumuzu bir bilebilsek.
Bak Medya Tunus, Mısır ve Libya olaylarını, medya;
İşte halkın başkaldırısı olarak lanse etti, kulağa hoş geldi, ilgilendik, alkışladık.
Sonrasını bilmiyoruz çünkü yazmıyorlar ve anlatmıyorlar.
Amaç, Amerika’nın müdahalesi için kamuoyunu hazırlamaktı.
O da oldu.
Hiç demedik size ne, neden daha önce silah sattınız da şimdi imha ediyorsunuz.
İnsanı kıyımı önledik dediklerini duyuyorum.
Peki, Saddam zamanında yani sizden önce, Irak’ta insanlar bu kadar öldürmüyordu birbirini.
Mısır’da aynı Kenan Evren gibi Amerika yanlısı bir general başa geçti.
Bu Hüsnü Mübarek kimdi?
Batılıların desteklediği,
Halkını demir yumrukla yöneten,
Paraları batılı ülkelerde istifleyen bir diktatör.
Bunların dinle imanla alakaları yok.
Dinleri de imanları da para ve para edecek;
Petrol, elmas, madenler vb kaynaklar.
Bunlar için din; sadece amaçları için, insanları kullanmak için bir araç.
Ama bu kan onları bir gün boğacak.
“Bilgisayar Oyunu” sanıyorlar insanları öldürmeyi.
Hedefe kitlen ve ateşle.
Osmanlıyı parçalamak için 200 sene uğraşmışlar,
Sinsice,
El altından.
Artık kendi kanlarını da dökmüyorlar.
Her ülkede muhalif insanlar vardır yoksa da yaratıyorlar.
Sonra bunları destekliyorlar.
Çıkan savaşta muhalifler kazanınca da başlarına çöküyorlar. Yaptıklarının diyetini fazlasıyla alıyorlar.
Ve kulak çekiyorlar.
Bak gördün!
Çizgimizden çıkarsan senin de başına aynı şeyler gelir.
Uslu uslu otur sen ve çevren parayla oynayın,
Halkı unutun getirin,
Paranızı bizim bankalarda tutun,
Bizim şirketlerimizden hisse alın,
Gelin spor takımlarımızı size satalım,
Çocuklarınız gelsin bizim okullarımızda okusun,
Paralarınızı bizim bankalarımızda tutun ne olur ne olmaz.
Bizim coğrafyada oynanan oyun bu.
Kaddafi’ye ülkelerinde çadır kurduran orada elini öpenlerin yaptıkları ortada.
Bu ülkelerde liderlerin farklı olma lüksleri de yok.
Çünkü onlara biçilen rol bu.
Senaryo aynı oyuncular değişiyor.
Sudan konusunu da yazımızın devamına bırakalım artık.
İyiler ve iyilikler hep sizinle olsun..
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
11.Nisan.2011 Şanlıurfa