İbrahim Halil Okuyan
14 Şubat 2011
“AT”
Çölde yaşayan zengin ve muktedir bir kabile reisinin dillere destan, eşi-menendi az bulunur bir atı varmış.
Günün birinde kabile reisi, bu pek sevgili atına atlayarak tek başına çöle gezmeye çıkmış.
Hayli zaman at koşturduktan sonra dönmek üzere iken uzaklarda bir kımıltı dikkatini çekmiş.
Bir insan, yerde yatıyor.
Belli ki çok hasta veya ölmek üzere.
Yardıma muhtaç.
Hemen oraya yaklaşıp atından inerek yerdeki adama yardıma gitmiş.
Hala nefes aldığını görünce sevinip atının terkisinden su kırbası almak üzere iken,
Yerdeki mecalsiz ve hasta adamı,
O herkesten kıskandığı değerli atın üzerinde görünce şaşırıvermiş.
Adam atı topuklayıp erişilemeyecek kadar uzaklaştıktan sonra dönüp,
Alay edercesine bakmış atın sahibine,
Fakat bir gariplik var;
Atın sahibi ardından koşarak bağırıp çağırmıyor;
Sadece durduğu yerde ağlıyor.
– Ne oldu diye seslenmiş hırsız,
‘Zoruna gitti de ondan ağlıyorsun değil mi?
Sen ki bu atı kendi gözünden,
Evladından bile kıskanırdın ama bak,
Aklım ve çevikliğim sayesinde şimdi benim oldu atın;
Ne kadar ağlasan yeridir!’
Atın sahibi gözyaşlarını silmiş; demiş ki,
‘Hayır, ey hırsız, atımı çok severdim, doğrudur;
Senin onu benden çalman elbette gücüme gitti,
Fakat onun için ağlamıyorum.’
– Yaa, niçin ağlıyorsun öyleyse, kadınlar gibi?
– Şunun için: Bu haber yarın etrafta duyulduğunda,
Senin nasıl bir hile ile atımı elimden kapıp çaldığın dilden dile gezdiğinde bundan sonra çölde hiç kimse,
Ölmek üzere olan gerçek bir ihtiyaç sahibine bir damla su vermeye çekinecektir.
Üzüntüm ondan!
“AHDE VEFA”
Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girer.
Derler ki : -“Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı Öldürdü.
Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.”
Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek :
– Söyledikleri doğru mu diye sorar,
Suçlanan genç der ki : -evet doğru.
Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu diye sorar:
Bunun üzerine genç anlatmaya baslar, der ki :
-“Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanim ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi.
Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor,
hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım, arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı atim oracıkta öldü.
Nefsime bu durum ağır geldi,
Ben de bir taş attım, babası öldü.
Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı,
Durum bundan ibaret” dedi.
Bu söz üzerine Hz Ömer:
-“Söyleyecek bir şey yok, bu sucun cezası idam.
Madem sucunu da kabul ettin” dedi.
Bu sözden sonra delikanlı söz alarak
-“Efendim bir özrüm var” diyerek konuşmaya başladı.
– “Ben memleketinde zengin bir insanim, Babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı.
Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım.
Simdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz,
Bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim,
Bu üç gün içinde yerime birini bulurum” der.
Hz. Ömer dayanamaz der ki :
-“Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?!”
Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:
– “Bu zat benim yerime kalır.”
O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından daha yasarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As’dan başkası değildir.
Hz. Ömer Amr’a dönerek,
– “Ey Amr, delikanlıyı duydun” der.
O yüce sahabe
-“Evet, ben kefilim“ der ve genç adam serbest bırakılır.
Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur.
Medine’nin ileri gelenleri Hz. Ömer’e çıkarak genç’in gelmeyeceği,
Dolayısıyla Amr Ibni As’a verilecek idam yerine maktulun diyetini vermeyi teklif ederler,
Fakat gençler razı olmaz ve babamızın kani yerde kalsın istemiyoruz derler.
Hz. Ömer kendinden beklenen cevabi verir der ki :
“Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim.”
Hz Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki :
-“Ben de sözümün arkasındayım.”
Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür.
Hz. Ömer gence dönerek derki evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin?”
Genç vakurla başını kaldırır
Ve (günümüz insani için pek de önemli olmayan)
“AHDE VEFASIZLIK ETTI“ demeyesiniz diye geldim der.
Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr Ibni As’a der ki :
-“Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu onun yerine kefil oldun”.
Amr Ibni As vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir,
-“Bu kadar insanin içerisinden beni seçti.
“INSANLIK ÖLDÜ “dedirtmemek için kabul ettim” der.
Sıra gençlere gelir, derler ki:
-“Biz bu davadan vazgeçiyoruz.”
Bu sözün üzerine Hz Ömer :
-“Ne oldu, biraz evvel babamızın kani yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz?”der.
Gençlerin cevabi da dehşetlidir :
-“MERHAMETLI INSAN KALMADI” demeyesiniz diye..…
İyiler ve iyilikler sizinle olsun..
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
10.Şubat.2011 Şanlıurfa