İbrahim Halil Okuyan
14 Ocak 2011
14.Ekim.2009 tarihinde “Hizmet Gazetesi”nde yayınlanan yazımızın 1.bölümünün devamı.
“CHP ise Baykal’ın Başbakana mektubuyla özetle:
“1-Önce, “Açılım“ın içeriği, çerçevesi ve ilkeleri ile ilgili herhangi bir somut açıklamanın yapılamamış olması, Müphemiyetin arkasında nelerin hedeflenip saklandığı sorularını davet etmiş,
O da milletimizin tedirginliğini, kaygılarını hızla arttırmıştır.
Bu öngörülmüş belirsizlik,
Bir yandan Anayasamızdan “Türk Milleti” sözünün çıkarılacağı,
Eğitim dilinin değiştirileceği,
PKK’ya af çıkarılacağı,
İmralı’dan gelecek yol haritasının “Uygun Bölümlerinin” değerlendirileceği beklentilerine yol açmış,
Öte yandan kurulan ilişkiler,
Verilen umutlar sonucunda
“Dağ Fare Bile Doğurmadı” hayal kırıklığına neden olmuştur.
2-Bugün ise “Anaların gözyaşını dindireceğiz, şehit cenazelerine son vereceğiz” şeklinde ifade edilen bir temenni ve iyi niyet beyanlarına dayalı bir politika ile karşı karşıyayız.
Aslında bu bir politika değil bir propagandadır.
Çünkü hangi tedbirler alınacak, hangi çarelere uygulanacak, hangi tavizler verilecek belli değildir.
3- Bölgedeki gençlere çok farklı bir gelecek umudu verilmeli, Türkiye’nin geleceğinde hakları olan yerlere ulaşabilecekleri düşüncesi zihinlere, yüreklere yerleştirilmelidir.
Gençlerimizi, terör örgütüne, yeraltındaki dini örgütlenmelere ya da mafyaya mahkûm olmaktan kurtarmalıyız.
Bunun için de büyük bir eğitim projesi hazırlanmalı ve Türkiye’nin en kaliteli eğitim kurumları,
Anadolu liseleri,
Kolejleri,
Fen liseleri düzinelerle bu bölge illerinde açılmalı ve en nitelikli öğretmenlerle donatılmalıdır.
Gençler Türkiye’nin bütünlüğü içinde kendilerine bir gelecek bulabileceklerini görebilmelidirler.
Bölgede aile içi ve toplumsal şiddetin,
Törenin, terörün ve yoksulluğun gerçek hedefi ve mağduru olan kadınlarımıza ve genç kızlarımıza Türkiye olarak sahip çıktığımızı gösterebilmeliyiz.
Bu amaçlarla;
1- İnsanların çalışarak para kazanabilecekleri,
Çocuklarına, ailelerine bakabilecekleri istihdam projeleri,
2- Gençlerin Türkiye’ye ve dünyaya bakışını değiştirebilecek leri eğitim projeleri, Genç kızları ve kadınları yeni saygın kimlikleriyle destekleyecek kadın projeleri,
3- Tarım, hayvancılık ve sulama projeleri,
4- Komşu ülkelerle yeni ekonomik ve ticari kanalların açılmasını öngören projeleri,
Hızla devreye sokmak gerekiyor.
Milletimizin böylesine ucu açık,
Bulanık ve sahipsiz bir sürecin işletilmesi,
Sonuç ne olursa olsun daha şimdiden tahribatını hissettirmeye başlamıştır.
Görüşünde olup ayrıca daha önce hazırladığı raporların arkasında olduğunu da”
beyan etmektedir.
Bu durumda;
Başbakan ucu acık olan acılımı bir pakete indirgeyerek,
Kendi parlamento da gurubuna kabul ettirse dahi halka kabul ettirmesi zor görülmektedir.
Çünkü demokrasi böyle bir rejim tamamen haklı dahi olsan muhalefetin desteğini almaz isen oy kaybetme korkusu seni yavaşlatır.
Bu konuda garanti yok,
Büyük ihtimalle toplumda,
AKP Türkiye genelinde oylarını arttıracak kadar destek görmeyecek.
CHP ve MHP; içeriği belli olmayan acılımın neyini tartışalım diyorlar ama kamuoyunda, bu işe karşılar,
Kanın durması için bir şey yapmıyorlar havası yayılıyor.
Aslında iktidar ve muhalefetin söylemlerinde haklılıklar var.
Sorun yapılmak istenen acılımın karşı olanların tereddütlerini de dikkate alacak biçimde oluşturulmasıyla aşılabilir.
AKP nin her ilde parti örgütü ve milletvekilleri var halka tabana sormalı acılım isteyenler ne istiyorlar sonra bunu diğer vatandaşlara izah etmeleri ve ortak akıl üretmeleri lazım.
Bu vatanı kanlarıyla kuran atalarımızın çocukları olan kardeş yetmiş iki milyon insan doğruyu kendi eliyle,
Aklıyla bulacaktır.
Acılım toplumun ekseriyetinde destek görecek konularda başlamalı ve tepkiler azami seviyede olması sağlanmalıdır.
Tarihimizde de bu böyledir.
Mustafa Kemal Atatürk;
Samsun’da nihai yapmak istediklerini anlatarak başlasaydı, Cumhuriyet’le sonuçlanacak kurtuluş savaşını başlatamazdı.
Ha bu arada Ermeni Acılımı Protokolü imzalandı.
Olayın asıl sahipleri (ABD, AB)baskı yaparak imzalattılar her iki tarafa da.
Zaman içerinde bu konuda olumlu gelişmeler olması muhtemel bu uzun bir süreç.
Sonuçta;
Türkiye ve Ermenistan yakınlaşması Azerbaycan’ında lehine olacaktır.
Kafkas petrol ve doğalgaz boru hatlarının güvenliği için bu yakınlaşma büyük önem kazanmaktadır.
MHP ve CHP, acılıma olan muhalefetlerinin,
Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu dışındaki oylarını ne kadar artacağını hesaplıyorlar.
Bu konu, AKP’nin açıklayacağı acılımın içeriği ve süreci ile belirlenecektir.
Türkiye’nin güneydoğudaki çıkarları Ortadoğu’daki dünya Konjektörü ile paralellik arz etmektedir mevcut durumda.
Bu durumda AKP’nin acılımı bir sürece yayarak yapmak istemesi en doğru yol olacaktır.
Yapılanların etkisi görüldükçe ortaya çıkan korkular bir
Bir ortadan kalkarsa daha geniş bir destekle daha hızlı yol alınabilir.
Ani şoklar her zaman daha etkilidir ama demokratik toplumlarda kabulü zordur.
Değişimin yavaş olması başarı şansını artıracaktır.
Türkiye derken, biz, petrol ve gaz okyanusunun tam ortasında oturan bir ülkeden söz ediyoruz.
Dünyadaki gaz ve petrol rezervlerinin yüzde 70’ten fazlası bizim etrafımızda bulunuyor.
Amerika’nın tercihi, özellikle Kuzey Irak’taki enerji kaynaklarını Türkiye üzerinden Batı’ya taşıtmak ve Kuzey Irak’ı bu şekilde finanse edebilmek.
Aynı zamanda Kuzey Irak’taki Kürtlerin hamiliğini de Türkiye’ye vermek.
Amerika, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu gazı Irak’tan vermeye çalışıyor.
Türkiye’nin, Avrupa’nın enerjisini istikrarlı bir şekilde temin edebilmesi için üzerinden geçen boru hatlarının güvende olması ve Türkiye’nin terörden arındırılması gerekiyor.
Şu anda PKK, enerji meselesinin önündeki en önemli engellerden biri sayılıyor.
O yüzden de Amerika,
PKK’nın devre dışı kalmasını,
Silahlı bir örgüt olmaktan çıkmasını ve siyasete girmesini istiyor.
Acılımı sırf kan dursun analar ağlamasın söylemi ile değil insanlarımız insanca yaşabilsin özgür olsunlar diye yapmak lazım.
Acılımın içeriğinin;
PKK, Abdullah Öcalan, DTP ve Avrupa’daki Kürt diasporasıyla müzakere edilerek bir noktaya gelineceğini zannetmiyorum.
Sadece şunu bilirim!
Bu terör olmasaydı GAP tamamlanabilseydi bu topraklardaki insanların refah içinde olacaktı ve tarımla biriken sermaye ile doğuda ve güneydoğuda fabrikalar yükselecekti.
Çok daha güçlü bir ülke olacaktık.
Her iki tarafında harcadığı para bizim paramızdı ve silah parası olarak batılı devletlere gitti.
Yakın gelecekte Çin, Rusya ev Hindistan süper güç olarak yerlerini alacaklar.
Daha şimdiden Çin ayırdığı 4 trilyon dolar parayla dünyadaki Önemli fabrikaları alıyor, Nijerya, Brezilya ve İran’la petrol ve doğal gaz anlaşmaları yapıyor.
Sonuçta dünyanın merkezi Asya olacak.
Bu kıtaya giriş kapısı olan Türkiye’nin hazırlanması gerekiyor.
Bir kez olsun dünyadaki büyük fırsatları tık nefes arkadan takip etmeyip, içinde yer alması,
Hatta öncülük yapması gerekiyor.
Bu coğrafyada dünyanın sayılı devletlerinden biri olma şansımızı kaybetmemeliyiz.
Türkiye ilişkileri sağlamlaştırıp Batı’yı arkasına aldıktan sonra, yüzünü artık Asya’ya dönmelidir.
Sorunlar inkâr edilerek değil yüzleşerek çözülür.
Dişiniz ağrıyorsa geç kalırsanız tedavi ettiremez çekmek zorunda kalırsınız.
Saygılarımla.
İbrahim Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
14.Ekim.2009 Şanlıurfa
[email protected]”