İbrahim Halil Okuyan
2 Kasım 2010
Bir işadamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir.
Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler.
Berber, iş adamının kulağına fısıldar;
‘Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi…’
Berber çocuğa seslenir: ‘Hey, buraya gel!’
Bunun üzerine çocuk sakince dükkâna girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar.
Berber işadamının kulağına sessizce,
‘Bak Şimdi’ diye fısıldar ve bir elinde 5 liralık, diğer elinde 50 liralık bir banknot olduğu halde çocuğa sorar:
‘Hangisini istiyorsan alabilirsin? ‘
Çocuk dalgın dalgın bir 5 liraya bir de 50 liraya bakar ve sonunda 5 liralık banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır.
Berber işadamına döner ve gülerek:
‘Gördün mü? Sana söylemiştim.’ der.
Tıraş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan o çocuğu görür.
Yanına giderek,
Neden 50 liralık değil de 5 liralık banknotu aldığını sorar.
Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir:
“Eğer 50 liralığı alırsam oyun biter!”
Hikâye böyle bitiyor.
Berber oynadığı oyunda oyuncu olduğunu bilmiyor bile.
Türban olayı da böyle.
Yıllar önce böyle bir sorun yoktu.
Şimdi herkes merak ediyor nerden cıktı bu konu.
Gazete manşetlerine bakınca buna benzer siyasetçilerimizin Karşılıklı oynadığı çok oyun var.
Yabancı emperyal güçlerin sahneye koyduğu çok oyun var.
Senaryoları dışarıda yazılıyor, oyuncular bizden.
Biri bitince, etkisi kalmayınca yenisi geliyor gündeme.
Bizim gibi seyirciler oldukça da olur tabi.
Düşünmeden sadece seyir ediyoruz.
Gaza geliyoruz.
Hep saklı bir gündem belirleyici var.
Gündemi halk belirlemiyor.
Siyasetçilerimizin çıkar sağladığı,
Bu Türban olayında da;
Sonunda Takke Düşer, Kel Görünür Ve Oyun Biter.
Herkes dilediği ve inandığı gibi örtünür,
Diye düşünüyorum.
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
01.Kasım. 2010 İstanbul