Sabri Dişli
28 Kasım 2006
Bu bir Ferhat ile şirin öyküsü değil.. Amaç: şanlıurfa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürüne(*) mesaj göndermek… Konu: justinyen su kemeri Kemer 1500 yıllık. Sözüm ona kemerler restore edildi… Başka bir deyişle halı güzelce süpürüldü… Çıkan kirler de halının altına atıldı… Kemerin doğu ve batısında bulunan köprülerden bakınca her şey çok güzel görünüyor. Uç noktalara bakınca! Yani şu yazlık inci Sineması veya Özdiker benzinliğinden: dikey bakınca. HAHO MAY GAAT!( ıngilizcenin Urfa lehçesi) aslı; “Oh my God” Kemerler briketle örülerek doldurulmuş… Bendin çevresi koca taş ve moloz yığınları arasında… Bir kemer batmak üzere olduğu toprağın arasından kafasını çıkarmış… Sanki yardım bekliyor… Kim bilir toprağın altında kaç kemer var? şimdi buradan şUKOVAKOMD. (*) (Açılım: Bknz.1.satır) Konu tarihi eseri korumak olunca, adını yazana kadar korunmak istenen yeri alan Üsküdar’ı geçiyor. Koruma Kurulu Müdürünün adı: Ferhat KARAGÖZLÜ imiş. Ey kara gözlerine kurban olduğum… Ferhat gibi dağları del demiyoruz… Justinyen kemerinin kapalı surlarını açarak del… Aha bu yazıyı ihbar, beni de muhbir olarak kabul et… ***** Hastanelerimizin ismi Eski Sigorta Hastanesi’nin yeni ismi Balıklıgöl… Bu isim konulduğu yıl Balıklıgöl’de balıkların çoğu bilinmeyen bir nedenle telef oldu… Hayır, yetkililer bir çok neden sıraladılar… Nedenlerden biri olarak da “Organize olamamış sanayi bölgesinden sızan gazlar fay hattı yoluyla Balıklıgöl’e ulaşıyor” dediler. Sonra sızıntıdan değil başka nedenden dediler. Zavallı balıklar, adlarını taşıyan “Balıklıgöl hastanesinde” tedavi bile olmadan öldüler… Sahi şu Balıklıgöl Hastanesi’nin isim babası kim? Ya belki adamın bir bildiği vardır, açıklasa biz de bilsek. Yetkili ve etkili biri çıkıp diyecek ki; Hastanede onca olumlu gelişmeler varken, neden hastane ismiyle uğraşırsınız? Yok, öyle değil. Gelişmeleri hassasiyetle takip ediyoruz. Örneğin Patoloji, Göz, Kardiyoloji (Anjiyo) bölümlerindeki yenilikleri ve gelişmeleri… Gerçi bizimki nafile bir takibat… Rekabetçi sağlık piyasasının karşısında döner sermaye ne kadar kapsamlı dönerse o kadar çok (!) Sağlıklı oluruz. Ad koyma meselesine Mehmet Hulusi Öcal üstad geçen hafta yeterince değinmiş, “Hekimdede” ismini önermişti… Sonuna kadar katılıyorum… Balıklıgöl Hastanesi adı neyse de şu Devlet hastanesine konulan isme ne buyurursunuz: 500 yataklı(!) Kim saydı yatakları? Nereden çıktı bu sayı… Yarın akşam mitilimi, karyolamı toplayıp atacağım kendimi hastaneye… 501 yataklı olacak. Hastane hattındaki minibüslerde “500 yataklı” levha Picosco tablosu gibi duruyor. 500 yataklı 490 gardıroplu… 200 divanlı… Ha bir de kantini var tabi… Kantinden bize ne? Vefa be biraz vefa… Hastanemizi şu kente hayatını adamış onca insandan birinin adıyla yâd etsek… Fena mı olur?