Halit Güllüoğlu
15 Eylül 2010
Referandum bazı ufak tefek olaylar dışında kazasız belasız sona erdi desek yeridir. Propaganda sırasındaki Liderlerin hırçın hitaplarına rağmen Demokratça bir yarışın sürdürüldüğünü inkar edemeyiz.
Şanlıurfa halkının da çağdaş yönetime olan umudu artmıştır.
Sonuçta galip kim derseniz deyin. Adalet ve Kalkınma Partisinin başarılı olduğu söylense dahi boykotçu BTP ve çiçeği burnunda “Hayırcı” CHP Genel Başkanını başarısız saymak mümkün değildir.. Ancak hangi lidere sorsanız “Zafer bizim” demesini de yadırgamamak lazımdır.
AKP’nin lideri Başbakanın performansına diyecek yoktu. Adeta Amerikanvari bir propaganda kampanyasını etkili karizmasıyla sürdürdü. Alınan sonuç bir çoğuna göre sürpriz sayılsa dahi zafer demek hakkıdır. Ancak kim ne derse desin gerçekte kazanan Türkiye toplumudur Milletimizdir. Artık “katılımcı Demokrasiye” atılan adımların önünü kesmek mümkün değildir.
Halka sunulan paketteki özgürlükçü ve sosyal ekonomik amaçlı maddelerin kağıt üzerinde kalmaması temenni edilir. Mutlaka amacına uygun şekilde zaman geçirmeden yürürlüğe konması halkımızın yaşamı için önemlidir. Bundan dolayı oylanan her konunun sağladığı itibarın bedeli de ucuz değildir. Bundan dolayı Başbakanın ve kadrosunun işi kolay sayılmaz.
Muhalefet Halka sunulan bu maddelerin içeriğiyle ciddi şekilde ilgilenmedi. Onlar adeta bir Genel Seçim havasına döktüler bu olayı. Sonuçta AKP nin güven oyu almasını sağladılar. İşte bundan sonra işin uygulama yönü başlıyor.
Bakınız oylama ve boykot sonuçlarına. Bazı hala “Jön Türk” ruhuyla yaşamını sürdürenler bu halkı bir türlü beğenmezler. Amma sonuçta oy dağılımının yüzdesinden alınacak dersi iyi çalışmak gerekir. Bunun ne kadar anlamlı olduğunu görmezlikten gelmek hatasına düşülmemelidir. Gerçekten de Halk barışa hasrettir. Düşmanlığın kanla kanı yıkamanın acıdan başka işe yaramayacağını göstermiştir.
Biz eğer her şeyde başarının ölçüsünü keyfimize göre yorumlarsak, BDP’nin boykotunu Demokratik b ir çözüm arayışı saymazsak büyük yanılgıya düşmüş oluruz. Özellikle iktidar ve Ana Muhalefet buna uzak kalmamalıdır. Çünkü ülke yararına olan ve barışı sağlamaya yönelik her konu iyice düşünülüp samimi çarelerle ele alınmakla başarı sağlar. Alışa geldiğimiz tek tip insan özelliğini kaybetmiştir. Tek Bayrak Tek Millet sözüne itiraz eden kaç Kürt vardır düşünelim. Öyle ise geride kalan sadece Kürt realitesiyle ilgili İnsan Haklarına dayalı isteklerin tartışılmasından çekinmemek gerekir. Bunun için MHP de zorluk görülse dahi CHP’nin yeni kadrosundan ümidi kesmemek gerekir.
AKP ‘nin zaferle aldığı sonucun kangren haline getirilmeden Kürt sorununa acil çözüm üretmesi Bölgenin Eveçileriyle boykotçularının haklı beklentileridir.
Genel seçim sonrası için Yeni Anayasanın beklenmeden bazı adımların atılması öncelikli olarak değerlendirilmesi bir başka zafer sağlayacaktır
Adalet ve Kalkınma Partisin ve CHP ye..Doğu ve Güneydoğudaki Evetlerin yüksekliğinin anlamını akıllıca ve boykot sayısıyla değerlendirmenin yararı çözümün anahtarıdır
.Partiler bu ahval ve şartlara rağmen Evetleriyle yahut Hayırlarıyla övüneceklerdir. Ancak Kürt cephesinin aydınları ve siyasilerine de ciddi sorumlulukların düştüğü hatırdan çıkarılmamalıdır.
Hoşça kalın.