Bülent Okutan
25 Mayıs 2010
Dünyada abartıyı en çok seven millet kim diye bana bin defa sorsalar, on bin defa biziz derim. Tabi buna pratik zekamızla bir şeyleri illede ucundan yakalama, yakıştırma, gerekirse o yolla karalama, pratiğe geçirme, pazarlama felsefemizinde tartışmasız olduğunu eklemeden de geçemem. Kimse kızmasın gerçek bu.
Mesela gelişmiş ülkeler bilgisayarı ve onun faydalarını çok önce tanıdı, yararlanmaya başladı. Ama biz çok kısa bir sürede onlara yetiştik hatta geçtik bile. Öyleki bu alameti farikanın ekipmanlarını çok amaçlı kullanmaya başladık. Tonla megabayt bilgi aktarılan CD’ler bizim piyasa taksileri ve minibüslerin aynalarında ki yerini alıverdi. Aksesuar olarak astık, bu araçlara binen Coniler ise meraktan geberip soramadılar dahi, onların niye orada olduğunu. Mahçup olabilecekleri, hatta teknoloji konusunda bizden geri düşme pahasına cevap alma endişesiydi belki onları caydıran. Oysa olay basitti. Yuvarlak ve parlaktı bu meretler. Artı teknolojikliği simgeliyordu, tek sebep buydu. Allahtan ülkemize gelen yabancılar sadece tarihi turistik mekanları gezen ejnebilerdi. Bunlar bir de ara sokakları, mahalleleri merak edip gezmeye kalksalardı, abartı konusunda ki ilave, akla zarar uygulamalarımız onları şok edebilirdi. Aynı CD’lerin balkonlardaki çamaşır iplerine asılı olanlarından bahsediyorum mesela.
Düşünsenize Amerikalı turist takside, gözü dikiz aynasında ki CD’ye takılı. Ama muhterem ezik. Soramıyor o niye oraya asılmış diye. Ve araç bir ara mahalleden geçerken gözü bu sefer çamaşır iplerine asılı olan başka CD’lere takılıyor. Adam patlayıpda ne olacaksa olsun deyip, artık sormazmı;
–Peki onları niye oraya asıyorsunuz?
Taksici muhtemelen dikizdekinin dolanmış ipini çözerken vakur bir şekilde yanıtlayacaktır.
–Kuşlar konupda balkona mıçmasınlar diye…
Hadi gelde şimdi bu sorunun devamını getir. Getiremezsin işte. Getirebilsen soru şu olabilir;
–CD’de ne programı yüklü ki?
?????????????
Dedim ya Allahtan turistler fazla iç işlerimize bulaşmıyor. Biraz daha ara sokaklara dalacak olsalar, adamlar unutulmayacak anılarla ülkesine dönecek. Abartılı ülkemizden.
Aynı taksideki Coni o ilin Bahçelievler semtindeki bir kasabın önünden geçerken gözü buzdolabının cam vitrinine takılacak belki. Vitrinde yanyanasıralı derisi yüzülüp, temizlenmiş koyun bedenleri asılı vaziyette. Ve o zavallı mevtaların mıçına dürtülü birer demet maydanoz. Eh artık sormazmı orası neresi diye? Taksicimizin yanıtı tabi tek;
–Aile kasabı!…
???????????
Ne ikinci soru sorulabilir, nede cevap verilir…
İşte bu kara mizah örneklerin yaşandığı aşırı abartılarla yüklü bir ülkede yaşıyoruz . Bazı şeyleri öyle abartıyoruz ki kendimiz bile şaşıyoruz. Biri sorsa ilk cevabı verebileceğiz belki, ama Maazallah ikinci soru gelse şapa oturacağız.
Alın işte CHP olayını. İşin CD ve AİLE kısmını es geçip, kurultaya geleceğim. Gandhi Kemal salona girer girmez abartı meraklısı işgüzarların gözü kalabalığa değilde adamcağızın gömleğinin markasına takılıverdi. Araştırıldı gerçek ortaya çıktı. Gömlek 495 TL’ydi. İşi karı olmayan (başta bazı medya organları temsilcileri) önce gerçek Gandhi’yi araştırdı Google’dan. Google Gandhi için dürüst, mütevazi, halk hareketçisi diyordu. Birde Çıkrıkçı. Bu asıl Gandhi o kadar mütevaziydi ki üstüne geçirdiği çaput çuputu çıkrıkta kendisi ören bir liderdi. CHP’nin son Kemal’i dürüst, mütevazi, halk hareketçisiydi, ama çıkrıkçı değil, hasbel kader lükse meraklıydı onlara göre. Giydiği pahalı gömlekte bunun kanıtıydı.
Abartı ve vurun abalıya edebiyatı ile sözde karalamalar başladı. Adam kurultaya çıkrıkta dokunmuş örtü ile gelse sorun olmayacak.
Ama hayatının hatasını yapıp, yine o hayatının en önemli gününe, belkide hayatında alabildiği en pahalı gömlekle gelivermişti işte.
Hemde, bazıları gemicik sahibi çocukları olan, bir kabineye, başkaldırı, için.
Eh be Recep Beyin, alternatifi Kemal Beyciğim senin yaptığın işmi şimdi. Bir çuval inciri berbat ettin. Sen bilmezmisinki bu deveyi pire yapanlar, Gandhi’yi araştırıp seni çakma diye eleştirir. Yerden yere vurur. Senin neyine 495 liralık gömlek.
Sen o kurultaya böyle değil,
Böyle gelmeliydin,
Neyse fazla üzülme Kılıçdaroğlu. Bu millet seni bağrına bastı bir kere. Abartılıpta eleştirilecek tek kusurun o pahalı gömlek olsun. Halk seni de biliyor, gemicik sahibi çocukların babalarınıda.
O gömleğin kollarını çevirir, çemrer, babalar gibi seçime gidersin ve seninle birlikte yürüyenlerle hesap sorarsın yarın, merak etme.
O kitleye güven. Onlar üçe beşe, gömleğe bakmazlar. Sen meşaleyi yaktın bir kere. Elin yedi kat yabancısı Fenerin Brezilyalısı Alex bile ‘Kumur kalsin(*) (Kömür kalsın) diyor.
İlk seçimlerde bu ülkenin onurlu Gandhi’leride, seninle birlikte, bazılarına ‘Kumur kalsin’ diyecektir artık!…
Senin yaktığın ateş, o kömürden daha çok ısıtacağı için birilerinin paçası şimdiden tutuşmuş bile.
Ve o giydiğin gömlek ne kadar pahalı olursa olsun, önemli değil, mühim olan o gömleğin içindeki halkçı, mütevazi yürektir.
Ve dahi bu Cumhuriyetin geleceği, bir çuval Kömür kadar ucuz, hiç değildir.
Merak etme sen, rahat ol…
Gömleğinden başka onların abartacağı başka bir şey yok. Buda birilerinin bazılarından bir kaç gömlek üstün olduğunun kanıtı işte.
Yolun açık olsun, Dersimli Gandhi!..
Yasal Uyarı: Yayınlanan haberin tüm hakları URFAHIZMET.COM’a aittir. Kaynak gösterilse dahi haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın