
İbrahim Halil Okuyan
23 Şubat 2010
Bir ulusu fetih etmenin ve köleleştirmenin iki yolu vardır.
Birisi kılıçla, diğeri borçla.
John Adams – (1735-1826)
John Adams bu lafı edeli yaklaşık 200 yıl geçmiş.
Artık yöntem şöyle; önce borçlandırarak, olmazsa silahla köleleştirilmiş devletler yaratmak.
John Perkins bunu kitabında örnekleriyle anlatıyor.
Akla gelen soru bunları neden anlatıyor?
Belki de ABD’nin gücünü göstermek istiyorlar.
Yıllarca Kızılderilileri nasıl yok ettiklerini filmlerle çizgi romanlarla anlatmadılar mı.
Bu yazı “ Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları* ” kitabından alıntıdır.
“Biz, ekonomik suikastçılar, küresel imparatorluğun yaratılmasında gerçekten sorumlu olanlarız ve birçok farklı şekilde çalışırız.
Belki de en sık kullanılanı, öncelikle şirketlerimize uygun kaynakları olan ülkeleri bulur ve gözümüzü üstlerine dikeriz, petrol gibi.
Ardından Dünya Bankası veya onun kardeşi başka bir organizasyondan o ülkeye büyük bir kredi ayarlarız, fakat para asla gerçekte o ülkeye gitmez.
Ülke yerine o ülkede projeler yapan şirketlerimize gider.
Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar…
Bizim şirketlere ilaveten, o ülkedeki birkaç zengin insanın kar sağlayacağı şeyler.
Bunlar toplumun çoğunluğuna yaramaz.
Yine de o insanlar, yani bütün ülke bu borcun altına sokulur.
Bu borç ödeyemeyecekleri kadar büyüktür ve bu da planın bir parçasıdır…
Geri ödeyemezler.
Ardından, biz ekonomik suikastçılar gidip onlara şöyle deriz : “Dinleyin, bize bir sürü borcunuz var. Borcu ödeyemiyorsunuz.”
“O zaman petrolünüzü petrol şirketlerimiz için oldukça ucuza satın.”
“Ülkenizde askeri üs kurmamıza izin verin veya askerlerimizi desteklemek için dünyanın bir yerine asker gönderin -Irak gibi-, veya bir dahaki BM seçiminde bizimle oy verin”.
Elektrik şirketlerini özelleştiririz.
Sularını ve kanalizasyon sistemlerini özelleştiririz ve ABD şirketleri veya diğer çok uluslu şirketlere satarız.
Bu, mantar gibi biten bir şey ve çok tipik, IMF ve Dünya Bankası bu şekilde çalışır.
Ülkeyi borca sokarlar ve bu öyle büyük bir borçtur ki ödenemez. Ardından yeniden borç teklif edersiniz ve daha fazla faiz öderler.
Koşullara bağlı veya iyi yönetim talep edersiniz.
Aslında bu onların kaynaklarını satmalarını sağlar.
Buna sosyal hizmetleri, teknik şirketleri, bazen eğitim sistemleri de dâhildir.
Adli sistemlerini, sigorta sistemlerini yabancı şirketlere satarız.
Bu, ikili – üçlü – dörtlü bir darbedir!
Ekonomik suikastçılara teamül 50’li yılların başlarında başladı.
Iran’da Mossadegh demokrasiyle seçildiğinde, Orta Doğu’da ve tüm dünyada, demokrasi için bir ümit olarak görülmüştü.
Time Dergisi’nde yılın adamıydı.
Fakat getirdiklerinden biri ve uygulamaya başladığı fikir, yabancı petrol şirketlerinin İranlılara petrol için bir sürü para ödemesiydi ve İran kendi petrollerinden kar sağlayacaktı…
İlginç politika.
Tabi ki biz bunu beğenmedik.
Fakat normalde yaptığımız asker gönderme işinden korkuyorduk. Asker yerine CIA ajanı Kermit Roosvelt’i, Teddy Roosvelt’in akrabasını yolladık.
Kermit birkaç milyon dolarla gitti, çok ama çok etkili ve becerikliydi, kısa bir süre sonra, Mossadeg’i devirdi.
İran Şahı’nı onunla değiştirdi.
Şah her zaman petrol konusunda olumluydu.
Ve bu son derece etkileyiciydi.
İnsanlar Tahran’a yürüyorlardı.
Subaylar, Mossadeg’in teslim olduğunu ve diktatörlük rejiminin sona erdiğini bağırıyordu.
Şah’ın resimleri sokaklarda gezdirilerek duygular tersine çevrildi. Şah, evinde hoş karşılandı.
Burada ABD’de Washington’da insanlar olanlara bakıp:
“Vay! Bu çok kolay ve ucuz!” dediler.
Böylece imparatorluk kurup ülkeleri yönlendirmek için bir sürü yeni yol bulundu.
Roosvelt’in tek problemi CIA ajanı kimliği taşımasıydı.
Eğer yakalanırsa, sonuçları çok ciddi olabilirdi.
O noktada, hızla, özel danışmanlar kullanılmasına karar verildi.
Parayı Dünya Bankası, IMF veya benzer diğer ajanslara kanalize edecek, benim gibi özel şirketler için çalışan insanlar getirdiler. Böylece eğer yakalanırsak ortada hükümetle ilgili bir sonuç olmayacaktı.
Arbenz Guatemala başkanı olarak geldiğinde, ülke United Fruit Şirketi ve büyük uluslararası şirketlerin avucunun içindeydi.
Arbenz geldi ve dedi ki:
“Biliyorsunuz, biz topraklarımızı insanlarımıza vermek istiyoruz.”
Gücü eline alınca, tam olarak yapmak istediklerini uygulamaya başladı, toprak haklarını insanlarına verdi.
United Fruit bundan hiç hoşlanmadı ve kamusal ilişkiler firması kiraladılar, ABD’de büyük bir kampanya başlattılar.
ABD insanını, ABD halkını, ABD basınını ve ABD meclisini ikna etmek için.
Böylece, Arbenz’in bir Sovyet kuklası olduğuna ikna ettiler.
Bu yüzden de güçlü kalmasına izin verdik, Sovyetler bu yarı kürede güçlendiler.
O noktada zamanla herkesin kafasında kırmızı terör, komünist terörün büyük korkusu yerleşti.
Kısa kesmek gerekirse, bu kamusal ilişkiler kampanyası, CIA ve Asker üzerine bu adamın devrilmesi gerekliliği görevini yükledi.
Ve yaptık.
Uçaklar yolladık, askerler yolladık, çakallar yolladık, her şeyi onu devirmek için gönderdik ve devirdik.
Görevinden ayrılır ayrılmaz, yeni gelen, her şeyi uluslararası şirketlere göre eski haline getirdi.
United Fruit da bunların arasındaydı.
Ekvator uzun yıllar ABD’nin kuklası diktatörler tarafından yönetildi.
Sık sık da vahşice.
Ardından, demokratik bir seçim yapmaya karar verdiler.
Jaime Roldos kazandı ve temel amacı, bir başkanın olması gerektiği gibi, Ekvator’un kaynaklarının, insanlarına yardım için kullanılacağına emin olmak istiyordu.
Çok ezici bir üstünlükle kazandı.
Ekvator’da daha önce kimsenin alamadığı kadar çok oyla kazandı.
Ve politikalarını uygulamaya başladı.
Petrolden gelen karın insanlarına yardım için gideceğinden emin olmak. Biz ABD’de bunu beğenmedik.
Roldos’u değiştirmek için bir sürü ekonomik suikastçılardan biri olarak ben gönderildim.
Rüşvet vermek, farkına varmasını sağlamak, anlıyorsunuz.
“Tamam, bildiğiniz gibi, çok zengin olabilirsiniz, siz ve aileniz, eğer bizim kuralımıza göre oynarsanız, Fakat bu söz verdiğiniz politikayı sürdürmeye devam ederseniz, gidersiniz.”
Dinlemedi….
Suikasta uğradı…
Uçağı düşer düşmez bölge kordona alınmıştı.
İzin verilen insanlar sadece yakındaki ABD birliğindeki askerlerdi ve bazı Ekvator askerleri.
Soruşturma açıldığında, görgü tanıklarından ikisi araba kazasında ölmüştü.
İfade verme şansları olmadan.
Bir sürü garip şey etrafta olup bitti.
Jaime Roldos’a suikast, Bu davaya gerçekten bakan birçok insanın, bunun bir suikast olduğundan hiç şüphe duymayacağından eminim.
Tabi ki benim pozisyonumda bir ekonomik suikastçı olarak, Jaime’e bir şeyler olacağını daima biliyordum.
Darbe veya suikast, emin değildim, fakat devrileceğini biliyordum, Çünkü yozlaştırılamamıştı.
Buna asla izin vermiyordu.”
Saygılarımla.