Halit Güllüoğlu
10 Aralık 2009
Geçen günlerde aralarında Şanlıurfa’nın da bulunduğu 14 Bölge Baronun ortak basın açıklaması kamuoyunda memnuniyet yaratmıştır. Hukukçu arkadaşlarımızı tebrik ederiz. Şiddetin tırmandığı bir ortamda adeta ateşe su serpilmiştir. Artık aydınların “sağduyu çağrısı” na büyük ihtiyacın olduğu gerçeği nihayet anlaşılmıştır. .Bundan dolayı adeta bir rahatlık hasıl olmuştur..Demek ki bölge aydını başta Hukukçularımız birlik beraberlik ve huzurun gereğini artık paylaşma görevini yerine getirmişlerdir. Her türlü kaygıdan uzak mutlu ve huzurlu yarınları arzu etmekten daha doğal ne olabilir.
Öyleyse bunca taşlı sopalı kanlı kavganın sebebi ne olursa olsun başkalarının da hukukunu zedelememelidir.Elbette ki tartışmaya açılan İnsan haklarından yararlanmak etnik kültüre sahiplenmeye söylenecek söz yok. Üzücü olan bunu kullanmadaki yöntemndir.Cennet gibi bir Coğrafyadayız. Böylesi bir Ülkede birlikte olmak ne güzel.Verimli Toprağıyla bol suyu ve doğasıyla tarihi abideleriyle komşu Devletleri kıskandıran konumdayız..
Elbette ki Evrensel Hukukumuzun korunması hem insanlık ve hem de vatandaşlığın gereğidir.Bunun farkında olmamak gafletini yaşarsak hareketlerimizin kontrolünü sağlayamayız. İzinli veya izinsiz gösteriler düzenlenebilir.Bu Anayasal hakların kullanılmasında güvenlik güçleriyle karşılıklı kavgalara da sebep olabiliriz.Ancak ateşle kanla cana mala kıymanın asla savunulur tarafı olamaz..
Ne var ki; gösteri ve yürüyüş yapıyorum derken vatandaşın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmanın yanlışının farkında olmamak mazeret değildir.Polise Jandarmaya sair Güvenlik güçlerine karşı adeta savaş açarcasına eylemde bulunmak derece doğrudur.İyice düşünelim.Buna karşılık güvenlik güçlerinin de olaylara karşı görev sorumluluğunu hatırdan çıkarmaması gereklidir.
Suçsuz günahsız insanlara masumlara rasgele Molotof kokteylleriyle hedef gözetilmeden saldırmanın savunulur yanı yoktur.Toplu taşıma otobüslerini yakmak,mağazaları taşlayıp tahrip ederek yağmalamak vicdanlara verdiği rahatsızlığın telafi mümkün değildir.
İşte bu acı tablolar yaşanırken; 14 Baromuzun “Sağ Duyu Çağrısı” çok büyük önem arz etmiştir. Hukukun korunmasına dair her türlü “Demokratik Açılımın” adı ne olursa olsun desteklenmesi gerekir.Bu fırsatları başka emellere feda etmeyelim.İşte bölge aydınlarına düşen ve toplumun muhtaç olduğu huzurun sağlanmasına yardımcı olmak bu anlamdadır.İfadeye çalıştığım sebeplerden dolayı Barolarımızın açıklamaları örnek bir davranış olmuştur.Hepimizin daha doğrusu herkesin huzuru için böylesi temennilere ihtiyacının olduğudur..