Mehmet Göncü
15 Ekim 2009
Bildiğiniz gibi Ermenistan’ın dışında yaşayan Ermenilere, Ermeni diasporası denir.
Bunların çoğunluğu Amerika kıtası, birazı da bazı Avrupa ülkelerinde yaşarlar. Nemalandıkları tek şey; yalan, yanlış bilgilerle ve sözde soykırım iddiası ile kaldıkları ülkelerde lobiler oluşturarak ülkemiz aleyhine bazı kararların alınmasına ve kanunla tarih yazdırılmasına kalkışmalarıdır.
Ben şahsen bu köşede defalarca 1915 olaylarını ve sözde soykırım konusunu işlemişimdir.
Bugünkü yazım, 10 Ekim 2009 tarihinde Zürih’te imzalanan Türkiye ve Ermenistan arasındaki protokollerle ilgilidir. Bu protokolleri bütün baskı ve şantajlarına rağmen Ermenistan Dışişleri Bakanının imzalaması ve özellikle Sayın Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın barıştan, diyalogdan yana tavır koyması ve akli selimle ve sağduyuyla konuya yaklaşması beni gerçekten sevindirmiştir.
Zira; diyaloğ olmazsa mevcut sorunları taraflar nasıl çözeceklerdir?
Çünkü bu protokoller sayesinde karşılıklı konuşulacaktır.
Konuşmadan, tartışmadan müzakere etmeden küs olarak sorunlarını taraflar birbirlerine nasıl anlatacaklardır?
Nasıl Karabağ’daki Ermeni işgalinin haksızlığını dile getirebileceklerdir?
Biliyoruz ki bütün beşeri sorunlar, konuşularak akıl, mantık, adalet ve sağduyu ile çözüme kavuşur. Kuşkusuz bu protokollerin, tarafların parlamentolarında da onaylanması gerekmektedir.
Bana göre; bu girişimin ve protokollerin imzalanması çok faydalı olmuştur.
Öte yandan; hükümetimizin bir devlet politikası olarak başlattığı, ülkemiz komşuları ile olan yapıcı ve samimi diyaloğu çok isabetli ve sevindiricidir. Dünya barışına giden yolda ilkin komşularımızla iyi ilişkiler içinde olmamız lazımdır.
Örneğin Suriye ile aramızdaki vizenin kaldırılması Şanlıurfa’da büyük bir sevince neden olmuştur.
Bu bağlamda ilimizde 9, 10, 11 Ekim 2009 günlerinde 5. yapılan ‘Peygamberler Şehri Şanlıurfa Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali’ne Kıbrıs, İran, Irak, Suriye ve Gürcistanlı komşularımız ekipleri ile katıldılar ve çeşitli etkinliklerle sevincimize sevinçler kattılar.
Neticede bu gezegende yaşayan Ademoğulları olarak, farklılıklarımız olsa da hepimiz birbirimizin insan kardeşleri değil miyiz? Aynı vardan var olmadık mı? Ve Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi; “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” millet olarak en büyük temennimiz değil midir?
Bu manada; Barıştan ve kardeşlikten yana olan herkese sonsuz selamlar olsun..
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla..