İbrahim Halil Okuyan
9 Temmuz 2009
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine,
“Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?”.
“Bakın göstereyim…” demiş, ermiş.
Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine derken, tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş.
Arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş:
“Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz.” diye de bir şart koşmuş.
“Peki…” demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.
Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına.
En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine “Şimdi…” demiş ermiş.
“Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.”
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa.
“Buyrun” deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki arkadaşına uzatarak içirmiş.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
“İşte…” demiş ermiş:
“Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır”.
“Ve kim arkadaşını düşünür de doyurursa, o da arkadaşı tarafından doyurulacaktır”.
ŞÜPHESİZ, HAYAT PAZARINDA DAİMA SEVGİYİ PAYLAŞANLAR KAZANÇTADIR.
Saygısızlığın olmadığı ve tahammül edebileceğiniz kadar bir hoşgörü anlayışı ile paylaşıyoruz.
Mutlu Olmak için;
Varsa İmkânlarınızı artırın, İmkânlarınız yoksa İsteklerinizi azaltın…
İçimizde korku değil, sevgi olsun daima.
Sevmekten Kim Usanır ki?
Seni seviyorum Yaradan’dan ötürü,
Yaradan’ı seviyorum, senden ötürü diyelim herkese,
Ve unutmayalım ki İnsana duyulan aşk, Yaradan’a duyulan aşktır.
Saygılarımla.