Mehmet Göncü
18 Mart 2009
Geçen hafta Almanya’da yaşanan ve 17 kişinin vahşice öldürülmesi ile sonuçlanan olay, bütün insanlık aleminin derin üzüntüsüne ve endişesine sebep olmuştur.
Bu konu hakkında bir çok uzman tarafından pisko analizler yapılıyor ve nedenler ileri sürülüyor.
Ben de kendimce bu konuyu irdelemeye çalıştım. Görünen bir gerçek var ki; bu tip olaylar, çoğunlukla ve sıklıkla refah toplumlarında görülüyor.
Yani, üretmeden, emek sarf edilmeden ve yorulmadan elde edilen sınırsız olanaklar kişileri mutsuz ediyor.
Çünkü; yaratıcı kudret var oluş olgusunu canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri ve hayat enerjilerini elde edebilmeleri için bir mücadele vermek zorunluluğu şeklinde dizayn etmiştir.
Yani; her canlı mutlaka yaşamak için bir mücadele vermek zorundadır.
İşte bu mücadelenin sonunda elde edilen olanaklar, canlıları tatmine ulaştırır, şuurlu bir varlık olan insanı ise, mutlu eder.
Mutlu olan insan ise, pozitif değer yargılarıyla uygarlaşır, mükemmeli yakalar ve böylece hiçbir canlıya da olumsuz manada davranmaz.
Demem o ki “İdeal yaşam” üreterek yaşamı şekillendirmek demektir.
Aksinde, üretmeden, yorulmadan elde edilen yaşam ise, doğaya ters düşmek anlamına gelir ki, elde edilen zahmetsiz enerji sonuçta birike birike bir balon gibi şişerek patlamakta, böylece de hem kendine ve hem de çevresine zarar vermektedir.
Batı dünyasında görülen bu sapkınlığa, bir başka anlatımla refah enflasyonu da diyebiliriz.
Gönül temennim o dur ki bu konu daha uzman kişilerce bütün boyutları ile incelenip topluma sunulsun.
Atalarımız boşuna dememişler; Helal ve mutlu kazanç, alın teri ile elde edilendir.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…