‘Bunlar öngörü değil, kesin!’
Türkiye’nin barajları ve gölleri başta olmak üzere sulak alanları, nehir ve derelerin bir kısmı kurudu, bir kısmı ise kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu raporunda yer alan, “Türkiye genelinde ortalama sıcaklık 2021-2099 döneminde yıllık 1 ila 6 derece artacak” ifadesi ise önümüzde daha kötü günlerin olacağının işaretini veriyor.
Barajlarda su seviyesinin düşmesinin, şehirlerin nüfusu ve aldığı yağış ile ilgili olduğunu söyleyen Su Yönetimi Uzmanı Dr. Akgün İlhan, “İklim değişikliğiyle uyumsuz bir su yönetimimiz var” diyor.
Geçtiğimiz yılın kasım ayında bölgede yağışların başladığını ancak bu yıl henüz ciddi bir yağışın gelmediğini belirten DSİ 9. Bölge Müdürü Mahmut Dündar ise “Mevsim şartlarında meydana gelen değişiklikler nedeniyle yağış periyodunda bir ötelenme söz konusu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kasım ayına girdiğimizde yağış ve karla tanışırdık. Kasım ayı bitmek üzere ancak bölgemizde herhangi bir ciddi yağış ve kar görünmüyor. Bu yağışların olmaması neticesinde de doluluk oranlarında artışa geçilmiyor” diye konuştu.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan yağış verisini paylaşan Dündar, bölgede geçtiğimiz yıla oranla yağışlarda yüzde 37-40 arasında düşüş olduğunu söyledi.
Bölgede göllerle alakalı ciddi bir yok olma tehlikesi görünmediğini belirten Dündar, şunları söyledi:
“Beklediğimiz yağışların gelmesi halinde çok ciddi sıkıntı gözükmüyor. Herkesin suya karşı daha duyarlı olması lazım. Aksi takdirde hiç kimsenin arzu etmediği bir felaket senaryosu bütün ülkeyi, bütün dünyanı etkiler. Suyun azlığı veya yokluğu korona virüsünden daha beter sonuçlar doğurur. Temennimiz hem ülkemiz hem insanlık için beklediğimiz yağışların olmasıdır.”
İklim değişikliğine dikkat çeken Cuma Karaaslan, yaz ortasında çok soğuk, kış ortasında ise çok sıcak günlerin yaşanabileceği uyarasında bulunuyor.
Karaaslan’a göre bu sürecin önüne geçilmesinin tek çaresi; tüketim çılgınlığına, doğanın katledilmesine, derelerin işgal edilmesine, imar ve rant alanlarının yaratılmasına ve betona yatırımının son bulması.
Kuraklığın canlılar üzerindeki etkisine de değinen Karaaslan, “Bu süreçte kuraklığa uyum sağlayamayan bazı canlı türleri ya göç edecek ya da ölecek. Göç eden canlılar beraberinde yeni hastalıklar getirecek. Felaketlerin kapıda olduğundan emin olun, geriye dönüş olmayacak. Bunlar öngörü değil, kesin” diyerek uyarıyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE UYUMSUZ BİR SU YÖNETİMİMİZ VAR
Suyu verimli kullanarak su tasarrufu yapmak yerine, artan nüfusa sahip şehirlere ‘başka nereye baraj yapabiliriz, hangi farklı şehirlerden su taşıyabiliriz’ diye düşünüldüğünü ifade eden Akgün İlhan ise iklim değişikliğinin yaşandığı bir çağda su tasarrufuna yönelik politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.
İlhan’a göre barajların dolması için sadece yağış yetmez, israfın da önüne geçmek gerek. İlhan’ın çözüm öneri ise ülke ölçeğinde bir tasarrufa gidilmesi. Şebeke suyunda ortalama yüzde 44 civarında bir kayıp kaçak söz konusu olduğunu hatırlatan İlhan, bu oranın en az yüzde 10’lara inmesi gerektiğini belirtiyor.
Tarımsal sulamaya da dikkat çeken İlhan, “Tarımsal sulama, ülkemizdeki su kullanımın yüzde 70’inden fazlasını oluşturuyor. Tarımda vahşi sulamayı sonlandırıp, damla ve yağmurlama gibi su kaybının en az yaşandığı ve suyun en verimli biçimde kullanıldığı tekniklerin uygulanması gerekir. Çiftçiyi bu sulama tekniklerine yönlendirmek için ekonomik teşvik sağlamak gerekir. Sanayide ve kentlerde ise döngüsel su kullanımını artırmak gerekir” diyor.
Evlerimizde kullandığımız atık suyun geri kazanılmasının da çok önemli olduğunu belirten İlhan, bu suların bina ya da daire ölçeğinde basit bir arıtmadan geçirilerek tekrar kullanılması gerektiğini savunuyor.
“Tuvalet rezervuarlarında içme suyu kullanıyoruz” diyen İlhan, “Bu büyük bir kaynak israfı. Oysa gri suyu yeniden kullanırsak evlerimizde yüzde 50’ye varan bir tasarruf yapabiliriz. Önce tasarruf dememiz gerekirken, aklımıza gelen ilk çözüm başka barajlar ve isale hatları yapmak. Su arzını artırmak yerine, su talebimizi kontrol altına alıp azaltmak gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.
Kaynak: Gazeteduvar