Reşat Kızılateş
2 Haziran 2008
Uzayda x isimli bir gezegende yaşam olduğu ve orada da bir kısım insanın yaşadığı varsayılsa ve de o insanlardan bir kısmına şöyle denilse: “Siz artık dünyada yaşayacaksınız…Kendinize bir ülke seçin, sizi oraya gönderelim!”
Acaba uzaylı kardeşlerimiz dünyadaki hangi ülkeyi seçer!?
Eminim ülkelerle ilgili önlerine gelen bilgileri değerlendirerek önce şöyle bir düşünür uzaylılar…
Ülkeler gözden geçirilir, artıları eksileri hesaplanır…
Sıra Türkiye’ye geldiğinde “evet bu ülke çok güzel bir ülke, kaynakları bol, aynı anda birkaç mevsim yaşanıyor, iklimi müsait ama üzerinde yaşayan insanlar yüzünden burası olmaz” denir herhalde.
Çünkü, diyeceklerdir; Bu ülkede en başta insanlar birbirine güvenmiyor. Herkes herkesi dinliyor. Herkes herkesin açığını yakalayarak bir yerlere gelmek istiyor. Bunu ileride siyasi malzeme olarak kullanıyor.
Demokrasi yeterince kökleşmemiş bu ülkede. ınsanların birbirine tahammülü yok. Diyelim ki biz bir uzay partisi kurduk kapatılmayacağı ne malum! Gezegenimizin propagandasını yapabilecek miyiz Dünya denilen gezegenin Türkiye denilen ülkesinde!?
Herkes kendine göre bir demokrasi tutturmuş gidiyor!
Bu ülkede herkes herkesin işine karışıyor.
Güçler ayrılığı ilkesi yara alıyor.
Yürütme yargının, yargı yürütmenin egemenlik alanına giriyor!
Devlet içinde çok boyutlu derinliklerden söz ediliyor. Kim hangi derinliklerde hangi amaç uğruna çalışıyor belli değil!
ınsanlar fikirleriyle değil ağızlarını açtıkları keseleriyle seçim meydanlarına çıkıyor! Seçimlerde o kadar masraf yapılması şüphe uyandırıyor!
Bu ülkede sağlık ve eğitim sorunu yılların birikimiyle çığ gibi büyümüş.
Bir doktora düşen hasta sayısı ile bir sınıfa düşen öğrenci sayısı çok kabarık. Hastanelere
gelebiliyor. ınsanlar kan kaybından ölüyor.
40-50 kişilik sınıflarda derse giren öğretmen vicdanının sesiyle bir şeyler vereyim derken cüzdanının feryadına yenik düşüp aybaşını nasıl getireceğini düşünmeye başlıyor…
Çiftçi bütün her şeyini mahsule endekslerken zam tokadının yanında bazen kuraklık bazen sel bazen dolu felaketine maruz kalıyor. 100 liralık bir gelir beklerken 110 lira masraf çıkınca ne yapıyor!? Ya elektriği kaçak kullanıyor, ya borcunu ödemiyor ya da havlu atıp şehre kaçıyor!
Ülke gelirinin %30’nu en zengin %10 alırken en yoksul %10 ülke gelirinin % 2’sini alıyor…
Başka bir hesaplamaya göre ülkenin %20’lik bir kesimi ülkenin %80’lik gelirine sahip oluyor bu ülkede…
ışsizlik üst düzeylerde. Onbinlerce üniversite mezunu ya boş geziyor ya da ihtisas gördüğü alanın dışında bir işte çalışıyor.
Milyonlarca öğrenci çocukluklarını yaşamadan sınavdan sınava koşturuyor. Sınavlarda Galatasaray Lisesindeki öğrenci ile Hakkari Beytüşşebap Lisesindeki öğrenciye aynı sorular soruluyor! Peki bunlar aynı eğitimi mi almış ki aynı sorular soruluyor!
* * *
Anlaşılan o ki uzaylı kardeşimiz ülkemize gelmeyecek!
“Yok kalsın,” diyecektir.
Kendimizi onun yerine koyalım.
Biz onun gezegenine yerleşmeye kalksak aynı şeyleri gözetmez miydik!?
Nerede yaşam standartları daha rahatsa gitmez miydik!?
Gönül isterdiki ülkemizi seçseydi!
Ama geç kalmış sayılmayız! Bu ülkede çok güzel şeyler de var. Burayı daha yaşanılır kılmak için bu olumsuzlukları bir an önce düzeltmemiz lazım…
Neden olmasın!