Bülent Okutan
20 Haziran 2008
Parktaki asırlık ağaçların altında oturan Yusuf amca, anlattığı mevzuyu keserek, Bahçelievler dokuzuncu caddedeki hareketliliğe bir göz attı.
63 Plakalı tekerleksiz uçan bir oto-jet Müjde Dondurmacısının önünde havada kendine yer bulmaya çalışıyordu. Sıcaktı,hem de çok sıcak. Belli ki o gençler dondurmanın yaratacağı serinlik için oradaydılar. Jet-oto’nun arkasındaki turbo iticilerden çıkan sıcaklık ise en az iki yüz metrekareyi etkiliyordu.
Yere bir metre kadar yaklaşan araçtan atlayan, parlak radyasyon koruma giysili genç, pastaneye yöneldi. Sesini kısmadığı cd çalardan yükselen şarkının belli belirsiz melodileri, uçan otomobilinin güdümlü motorundan çıkan homurtular arasında kayboluyordu ;
‘Urfa sanaaaa küsmüşşşş
Lee haberin olsuuuunnn’
Yusuf amca iç çekerek yeniden parka ve mevzuya döndü. Kahverengi ahşap masada karşısında oturan henüz bıyığı sakalları terlemiş şükrü, hikâyenin devamı ve merak ettiği son için iştahlandı.
Çevresi kırışmış, buğulu yaşlı gözlerini genç hemşehrisine çeviren Yusuf amca, yüzünü ellerini kavuşturduğu bastonunun tepesine dayadı. Dişsiz ağzı ve çenesi iyice yayıldı, elinin üst kısmındaki çıkık kemiklere.
Ve sözlerine kaldığı yerden devam etti ;
-Yaaa işte böyle evlat. Dediğim gibi. Biz çocukken burası Toprak-Su Müdürlüğü’ydü. Sonra Reform ardından Köy Hizmetleri oldu. şehrin göbeğinde köye hizmetin ne yeri varsa? Ama ardından dönemin Valisi bizleri yani o yılların gençlerini düşünerek buraya bir Gençlik Merkezi yaptırdı. Bizler o zaman bu parkta gün boyu kös kös otururduk. Yapımı ilgiyle izledik. ınşaat büyük bir hızla ilerledi. Golf pistleri, Basketbol sahaları, kafeteryalar yaptılar. Sular fışkıran havuzlar, çim alanlar da aksesuarı tamamlayanlardı. Ağzımızın suyu akıyordu. Sanırım sene 2008’di. Her şey bitti, şehrin dört bir yanına afişler asıldı. Falanca bakan gelip açacaktı. Ne olduysa artık, bakanın gelişi ertelendi. Tabi açılışta. ışte o gündür bu gündür, şu gördüğün ihtiyarlar, bu küçük parkta oturmuş, merkezin açılışını bekliyoruz. ınşallah geçte olsa bir bakan gelecek ve açılışı yapacak ve biz bu merkeze kavuşacağız. Ama nerdeeee. O günden beri ne bir bakan geldi, ne de açılış yapıldı’
Yine espri ile başladık Kara Mizah kokan yazımıza. Ama muhataplarımız hakikaten hakkediyorlar mizahı, hem de en karasından.
Yahu memleketin en eski semtlerinden biri olan Bahçelievler’e çok güzel bir tesis yaptınız. Düşünenleri ve emeği geçen herkesi kutluyorum. Her geçişimde niye genç değilim diye de hayıflanıyorum. Çünkü bizim zamanımızda bu tip merkezlerin esemesi yoktu. Önünden geçen, yanı başın da ki parkta oturan gençlerimiz, kasap kedileri gibi ağzının suyu akarak bakıyorlar yaratılan güzelliğe. Ama her taraf kapı duvar.
Tesis bitmiş açılmıyor. Çünkü gelen bakan yok. Bir bakan gelecek, gençler beklentilerine kavuşacak.
Ya bakan gelmezse. O zaman gençlerimiz bakan olacak ve öyle kalacak. Özlemlerine BAKAN!…
Bence burası bir an önce açılmalı.
ılerde bir bakan gelirse ikinci kez açılışı yapılır ne var ki?
Burası Türkiye mezun vermiş okullar bile, geçmişte devlet büyüklerimizin kestiği kurdelelerle yeniden eğitime kazandırılmadı mı hiç?
Bir sosyal tesis ikinci defa açılsa ne olur sanki? şurayı bir an evvel açmazsanız benim yazının girişindeki mizansenim, gerçeğe dönüşecek gibi görünüyor…
Yusuf ve diğer akranları yan parkta sizlerden bunu bekliyor beyler. Henüz gençler ve dişleri tam takım ağızlarında!….
Haberiniz olsun…