Bülent Okutan
4 Haziran 2008
Yıl 1987. SHP Genel Seçimlere Güneydoğu’da iddialı giriyor. Genel Başkan Erdal ınönü, Genel Sekreter ise Deniz Baykal.
Türk siyasetine yumuşak bir yaklaşım getiren ınönü’nün çabaları ile 87’de Kürt Hareketinin önde gelenleri, başta Diyarbakır. Mardin, Siirt, şırnak, şanlıurfa, Van ve Hakkari’den olmak üzere listelere girdi.
Kaderi Ana Muhalefet Lideri olarak çizilmiş olan ve yakında bu kadrodan 1’in 4’ü olarak emekli olması muhtemel, Genel Sekreter Deniz Baykal’a rağmen.
Seçimler yapıldı ve aralarında Ahmet Türk’ün de bulunduğu Kürt Kökenli vekiller ardından meclise adım attılar. Sanki dönemin partilerinde başka kürt vekil yokmuş gibi sadece o insanlara, yıllardır niye bu atıfta bulunulur, ben hala anlamış değilim, o ayrı mesele.
Bana göre seçilmiş en aydın Kürt Vekillerde, o dönem Meclise girenlerdi, bu ayrı bir tartışma konusu.
Kısa bir süre sonra bu vekillerden yedi tanesi kendi imkanlarıyla Paris’te yapılacak Kürt Konferansına katılacaklarını açıkladılar. Açıklamakla da kalmadılar, katıldılar…
ışte dananın kuyruğu orada koptu.
Film de!…
Söylemlerine en kibar, en yumuşak ses tonu ile ‘bakınız’ diye başlayan ınönü’ye yaklaşan Genel Sekreter Baykal haykırdı;
-‘BAKINIZ…Siz bunları Meclise taşıdınız ama icraatları, hareketleri bize uymuyor. Kürt Konferansına katılmak da neyin nesi? Bunların derhal partiden ihracı gerekiyor’
Sertliğe, muhalefete, yüksek sese tahammülsüz Erdal Bey, anında yelkenleri indirdi ve bildik suskun, sessiz, yumuşak moduna geçerek kenara çekildi.
Parti Baykal’ın zılgıtı ile ayaktaydı. Apar topar Disiplin Kurulu toplandı. Ve Konferansa giden Kürt Vekillerin bileti kesildi!…
Kesilen bilet aslında Güneydoğu’da ki Sosyal Demokrat Harekete idi, ama ne yazık ki Baykal bunu yani gidilen yolun sonunu görememişti.
Hiç unutmam bu tasfiye sonrası levhasını ilk indiren şanlıurfa SHP ıl Örgütü’ydü. O da yetmemiş partililer sadece benim bulunduğum o tepki ortamında, SHP bayrağını da yırtıp sokağa atmışlardı.
Urfa sokaklarına.
Ne ilginçtir ki o Urfa sokaklarında o günden bu yana Sosyal Demokrasi’nin esemesi okunmuyor. Yaprak kımıldamıyor. (Bir iki ufak esintinin dışında)
Güneydoğu’nun diğer illerini, Adıyaman hariç, zaten tümden es geçiyorum.
Tepki sonucu ilk büyük Kürt Legal Siyasi Parti Oluşumu da o ihraçlar sonrası start aldı. Ve HEP, yani Halkın Emek Partisi kuruldu. Eeee ne de olsa kötü komşu, insanı ev sahibi yapar gibi bir realite vardı bu ülkede.
Bu cümlenin gerisine yorum yapmak istemiyorum, herkes istediği yere çeksin.
Yıl 2008.
Yine Urfa sokakları, caddelerindeyiz.
O günlerin Genel Sekreteri Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı olarak uzun bir aradan sonra bu kente geliyor. Toprağa düşmeyen rahmeti sorgulamak, ıran Menşeli bir markanın Otomotiv Merkezinin açılışı için.
CHP Midibüsü ise bayramı müjdeliyor Urfa halkına. Hani o SHP tabelasını ilk indiren sabık Urfalı Sosyal Demokratlara.
Midibüsün hoparlörlerinden ise Kürtçe bir melodi yükseliyor, davete icabet söylemleri arasında ;
‘Keçe biner çerxa cihan
Zor giredane me re zor’
Türkçesi şu ;
‘Kürt kızı, dünyanın çarkına bak
Zor bağlanmak, bize zor’
Baykal’ın gelişini müjdeleyen aracın geçişini izleyen yılların küskünleri, dünün Aslan Sosyal Demokratları ise, gün oldu devran niye döndü deyip, kaldırımlarda midibüse bakıp mırıldanıyorlar ;
‘Baykal, biner çerxa cihan
Zor giredane me re zor’
Türkçesine gerek va rmı?