Bülent Okutan
14 Mart 2008
Önceki akşam Dedeman Oteli’nde bir toplantı yapıldı. Konu TURYAP Emlak Ofisi Sahibi Hanifi Arıkan ile Hizmet Gazetemizin Emektar yazı işleri editörü Mehmet şansal’ın düşüydü.
Bu ikili aylar önce kafa kafaya vermişler ve bir konuda görüş saptamışlardı. Tartışma yapımı bitmek üzere olan 30 bin kişilik stada verilecek isimdi. Onlara göre en uygunu siyasetin duayeni Necmettin Cevheri’nin adıydı. Düşüncelerini haberleştirmişler fakat bu kadar yankı bulmamıştı. Ta ki bizim Mehmet şansal konuyu ikinci kez bana açana kadar.
Açılış yakın, fikir güzeldi. Kaleme sarıldım. O sırrı deşifre ettim. ıyi ki de etmişim. Tabiri caizse uyuyan dev uyandı, Urfa ayağa kalktı. Birçok meslektaşım da bana destek verince öneri Urfa’nın gündemine oturdu. Bir vefa muhasebesi yapılmaya başlandı. Ve cefakârlık kazandı. Herkes hemfikirdi. O stadın ismi Necmettin Cevheri olmalıydı.
Her şey o kadar hızlı gelişti ki inanın ben şahsen şok oldum. 48 Saat geçmeden şanlıurfa’da ki 50 Sivil Toplum Kuruluşu bir anda içtima misali toplanıverdik, Dedeman’ın Viranşehir salonunda.
Kimse zorla gelmemiş, getirilmemişti. Her kesimden temsilci vardı. AKP’li Oda temsilcileri dahil. Üç kişilik divanı TSO Başkanı ısmail Demirkol, Esnaf Sanatkarlar Oda Başkanı Ahmet Akbıyık ve Muhtarlar Derneği Başkanı Sevgili Hüseyin Korkmaz oluşturdu.
Katılımcıların tümü ılımlı, tümü haklı, tümü suçlu, tümü Urfalı, tümü istekliydi.
Tek görüş hakim oldu toplantıya. Bu liyakat Cevheri’nin hakkıydı. Cevheri’nin buna ihtiyacı yoktu. Ama o stada yakışacak en güzel isim buydu. Hem de emsal olup mesajlar verilecekti, bir şekilde bazılarına.
Çocukluk arkadaşım sevgili dost, Ömer Kapaklı ilk olarak buna dikkat çekti konuşmasında. Ömer’in öneriyi ortaya atan beni de yücelten sözlerinin ardından, bu kez hem onun, hem benim ağabeyim Kemal Kapaklı söz aldı.
Kapaklı’nın konuşması salonda alkış alan tek yorumdu. Belli ki yaşanan birliktelik, Kemal ağabeye oracıkta sözlü bir makale yazdırmıştı. Olayı şöyle yorumladı ;
‘Bediüzzaman Urfa’nın yüksek bir tepesidir. Ve mezarlığımız oradadır. Bilinen bir deyişimizde Urfa hep üstüne ölü toprağı serilmiş olarak tasvir edilir. Biz de rüzgar batıdan eser. ışte üstümüzde ki ölü toprağı da oradan geliyor. Ama ben artık görüyorum ki bir şeyleri yıkıp, üstümüzdeki o topraktan kurtuluyoruz. Bu toplantıda ki birlikteliğimiz ve bu birlikteliğin amacı bunun en güzel örneğidir’
Beklenen oldu ve bu kez dağ fare doğurmadı. Dağ, Sıra Dağlar doğurdu bana göre. Herkes hem fikir olarak oradan ayrıldı. Yani Cevheri’ye vefa borcunun ödenmesi adına anlaşıldı.
Salonda toplantı biterken sarf edilen son sözler katılımın geniş yelpazesinin sunduğu, cazibe üzerineydi. Devamı temenni edildi. Bu arada Kent Konseyi’nin olaya kayıtsız kalması ise eleştirildi. Muzipliği seven ben boş durur mu yum. Yanı başımda ki Ömer Kapaklı’nın kulağına eğildim ve sivri dilimi konuşturdum. Kapaklı’nın tek yapabileceği şey gülmekti. Güldü de ağlanacak halimize. şöyle yorumladım konsey meselesini ;
‘Ömer o Kent Konseyi böyle meselelerde yer almayabilir. Bu akşamki birliktelikten güzel, daha geniş kapsamlı bir Kent Konseyi olabilir mi? Bence kafamızı kızdırmasınlar. Bir konseyde biz kurarız. Adı onlarda tescilli ise, bizimkinin ismini Öz Kent Konseyi, ya da Kent Konseyi ıtimat yaparız olur biter’
Neyse espri bir yana ortam çok güzel, gelişme ise sevindiriciydi. Bu dayanışma örneğini sergileme imkanını bize sağlayan Osman Bucak, ısmail Demirkol ile Hanifi Arıkan’ı kutluyor, teşekkür ediyorum.
Ve ekliyorum. ışte olay bu!…