Bülent Okutan
30 Ocak 2008
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki gördükleriniz, yaşadıklarınız karşısında ‘Vay beeee’ deyip düşünmüyorsanız zaten ayaklarınız yerden kesik demektir.
O ülke ki, iktidarı, işi Fakir fukara- Garip gureba edebiyatı ile götürmüş bir coğrafyanın kara parçası. Yani o kesime umut olmuş, ardından rakiplerini açık ara sollayıp, koltuğu kapmış bir yönetim.
Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP iktidarı öncesi ilk şanlıurfa mitingini hiç unutmam. Mitingden hafızama kazınan Sayın Başbakan’ın o günlerde milletin geliri ile artık kaç simit ve çay ile geçinebileceği edebiyatı idi. En büyük alkışı da bu söyleminde toplamıştı.
Saadete gel diyenlerinizi duyar gibiyim. Geleceğim.
Biraz sabredin.
Bu iktidar döneminde farkında mısınız Yerel ve Ulusal basın da en çok çıkan haber kategorisinde başı ne çekiyor?
Yardım dağıtımı ve insanların birbirini ezmesi.
ınsanlar ya da AKP’ce söylersek Fakir fukara-Garip gurebanın birbirini çiğnemesi.
Yardımı yapan kim?
Ya devlet, ya da çoğunluğu AKP’li Yerel Yönetimler. Tabi oradaki devlet kelimesini de iktidarın bu konuda ki programlarını uygulayan hayata geçiren kurumlar olarak düzeltirsek daha doğru olur.
Yardım yapmak iyi güzel hoş bir şey. Sevap. Ama beni rahatsız eden bunu bir rant aracı olarak gösterip kullanmak.
Yanlış olan bu.
Gaziantep’te atıyorum, üç bin gurebaya yardım yapıp, bunu 70 milyon’a duyurma sevdası yani.
Benim bildiğim ibadette, sevap da gizli ise makbuldur. Bu bir Müslümanlık kavramıdır. Ama o edebiyatla bir yerlere gelenlerin bu temel kuralı çiğnemesini anlayamıyor, hiç mi hiç içime sindiremiyorum.
Sanki Güney Sudan’a yapılan BM yardımı aktarılıyor dünyaya.
Aynı tablo şanlıurfa’ da da sıkça yaşanıyor. Geçen akşam açtığım bir Yerel TV’de şu haber vardı ;
‘Çoğunluğunu Eyyübiye’de yaşayanların oluşturduğu 120 genç kızımız Belediyenin organizasyonu ile hayatlarında ilk defa sinema gördüler’
Görüntülerde Belediye otobüsleri ve içinde o kızlarımız. Burunlarına dayanmış Belediye basın biriminin mikrofonları. Seçilmiş sözcülerin şükran cümleleri: ‘Allah Belediye’den ve yöneticilerimizden razı olsun. Çok sevinçliyim hayatımda ilk defa sinema gördüm’
Yahu ayıptır beyler.
Eyyübiye Güney Sudan’mı?
Hadi bu hayrı yaptınız, insanları Kızılderili gibi gösterip deşifre etmek zorunda mısınız? Yerel TV’ler zaten en çok Eyyübiye gibi varoşlarda izleniyor, basına dağıttığınız bu haberle oralarda ki insanların o geceki ruh halini nasıl olumsuz etkilediğinizin farkında mısınız? Başta siz Doktor Belediye Başkanımız. O insanlar dün gece yataklarına girerken yorganlarını biraz daha burunlarının üstüne çektiler, biliyor musunuz. Çünkü Eyyübiyelilerdi!
Onlara Eyyübiyeli olduklarını hissettirdiniz. Hem de göğüs kafeslerinin üstüne nefeslerini kesecek kadar basarak.
Yaptığınız da atla deve değildi. Altı üstü 120 sinema bileti. Artı onlar bu güne kadar sinemaya gitmemiş film izlememişlerse kusura bakmayın ama bu onların değil siz yönetenlerin suçuydu. Sizin eksikliğinizdi, o insanlara o refahı, o hakkı sunamayışınızdı. Beş milyonluk sinema bileti ödeyerek bu ayıptan kurtulamayacağınız gibi, ayıbı marifete dönüştürme lüksüne de sahip değilsiniz rencidenizle.
Lütfen ibadetle, hayrı gizli tutun. ınsanların onuru ile oynamayın. Daha doğrusu hem suçlu, hem güçlü olmayın. Hizmetlerinize şapka çıkarıyorum, ama sapla samanı karıştırıyorsunuz. Kaldırım taşı döşemiyorsunuz beyler. Lütfen maddiyat ile maneviyatı ayırmaya özen gösterin. Ve güzel icraatlarınıza gölge düşürmeyin.