Bülent Okutan
15 Haziran 2007
Oluşumundan beri şu Belediye Kent Konseyi’ni izliyorum. Daha doğrusu toplantılarını. Ama hiç kavga etmiyorlar. Adı konsey ama Belediye Başkanı Ahmet Fakıbaba başkanlığında toplanıp toplanıp, sonra dağılıyorlar.
Sanki Belediye Su ışleri’ne bağlı bir şube gibi sessiz sedasız bir araya geliyorlar ve sonrada salonu terk ediyorlar. . Kimse tartışmıyor bile bu kadar soruna rağmen. Benim gibi kötü niyetli biri toplantılarda hır çıkmasını bekliyor ama. CIK. Nafile çıkmıyor.
Konsey üyeleri kentteki Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri. Hani o Yerel TV kameramanlarının, köşe bucakta yakalayınca mikrofonu uzattığında , Urfa’nın büyük bir köy olduğu yakıştırması ile başlayan röportajlar sunan, örgütlerin temsilcileri.
Bunlar birey olarak konuşma hakkı verildiğinde mangalda kül bırakmayan arkadaşlar. Ama kendileri bir salona toplanınca konuşamıyorlar. Toplantılarda Belediyede yapılıyor ya. Kimse üstüne oturduğu çulun sahibine yamuk yapmak istemiyor. Ev sahibine ayıp olmasın hesabı.
Bu arkadaşlar ilginçtir, toplantılarda Belediyenin yapması gereken asli görevlerini dile getirip, bunların bir an önce hayata geçirilmesi konusunda her seferinde mutabık kalarak, salondan ayrılıyorlar. Bunu Belediye çatısı altında en kibar dille anlatıyorlar. Tepede oturan Belediye Yöneticileri ise esneyerek dilek temennileri dinliyorlar. Önlerinde ki kağıtlara kedi, kuş resimleri çizerek, kendilerine yeni imza örnekleri arayarak.
Ardından Basına açıklama Fakıbaba’nın ağzından yapılıyor. Açıklamanın giriş cümlesi ise klasik ; ‘Kent Konseyi Ahmet Fakıbaba Başkanlığında toplanarak bir dizi kararlar aldı’
Yine mi kavga etmediler?
CIK…
Neden?
Toplantıda kavga için yeter sayı sağlanamadı.
Hem konsey Ahmet Eşref EVREN, pardon, Fakıbaba Başkanlığında toplandı.
Niye Fakıbaba Konseye dört yıldızlı apoletli üniforması ile gelip, konuşmasına da ‘NETEKıM’ diyerek mi başladı ?
Yok.
Eeee.
Öyle işte. Konsey ya bu.
Toplantıda görüşülen neydi, peki?
Urfa’nın sorunları…
Hangileri?
Valla sorun bulunamadı.
Sorun bulunamadı mı?
Hayır, sorun değil Urfa bulunamadı.
Eeee peki ne sonuca vardılar?
‘1963 Yılında Bakanlar Kurulu’nda alınan Kararlarda ki daki bazı öneriler Belediye Meclisine havale edilsin dediler’
Yav 2007’deyiz. Biraz geç değil mi?
Değil.
Kent Konseyi bu. Yeni Kuruldu. Ancak işte.
Buyrun buradan yiyin. Tabi kafayı yemezseniz.
Ve son toplantıda değerli Meclisimize havale edilen söz konusu önerilerden ilgimi çeken ise şu oldu ;
Alt Hedef 14 : Denize kıyısı olmayan ülkelerin ve kalkınmakta olan küçük ada ülkelerinin özel ihtiyaçlarını ele almak’
Yanlış okumadınız son Kent Konseyi Toplantısında alınan kararlardan birinin içeriğinde bu var.
Yani bu kararda Belediye Meclisimize havale edildi.
Tabi Belediye Meclis Üyelerimizin tümü soluğu Balıklıgöl’de almıştır muhtemelen. Hani o iki havuz arasında yer alan ve Aile Yeri diye tabir edilen mesire kısmında. Başka küçük ada ülkesine uyan kriterimiz yok ki. Meclis üyeleri kritere uyan yeri bulmuş olsa da, Balıklıgöl’de ki, o küçük adanın ihtiyaçlarını nasıl saptayıp çözüme kavuşturacaklar Allahaşkına ben merak ettim? Orası hiç mi hiç belli değil.
Ama Kent Konseyi kararı var.
Sorun belli.
Çözüm şart.
Boşuna mı toplandılar?
Hem kavga bile etmediler. Ne kürsüler havada uçuştu, ne yumruklar.
(Ne kadar kötü niyetli biriyim ben. Sorunsuz bu kent için, Kent Konseyi’nde kavga bekliyorum)
Veee…
O Küçük Ada ülkesi için Kent Konseyi’nin önerisi ile meclis sorunu çözecek, o adanın ihtiyaçlarını karşılayacak artık. Başka yolu yok.
Ne adası yav? Ben de karıştırdım artık.
La havle billa kuvvete….(Allah’ım bana akıl fikir ver)