Bülent Okutan
14 Şubat 2007
Amerika’nın Irak’a getirdiği demokrasiyi her akşam TV’lerin ana haber bültenlerinde birlikte izliyoruz. Önceki gün gelen demokra-sinin götürdüğü 85 kişinin sonunu izledik. Bir önceki gün ise 45’inin, daha öncesi ise 60’ının. Katliamları yansıtan haberlerde ki görüntülerde bir şey dikkatinizi çekti mi? Patlayan araçlar var, parçalanmış bedenler, kanlar içindeki yaralılar, şivan çeken Iraklılar da var. Ama karelerde hiç Amerikan askeri yok. Ve 85 Kişinin öldüğü bombalı saldırılar haberinin arasına sıkışmış bir ayrıntı önemsiz gibi geçiştiriliveriyor. Hani şu Taha Yasin Ramazan için de idam kararı çıkması olayı. Bu zat için önce müebbet kararı verilmişti. Benim bildiğim ve hatırladığım kadarı ile dünyada ki mahkemelerde verilen kararlar bozulduğunda, yenisi daha az bir ceza olarak karara bağlanır. şaşırdım. Bu nasıl bir adalet mekanizmasıy-dı ki “Biz bunu asmayı unutmuşuz. Müebbet iptal, idam şart “ demişti. Aslında Irak’ta ki durum bizde ki Hırant Dink cinayetini de anımsatmıyor değil insana. Bizde de bir kargaşa, karışıklık var, orada da. Birileri elinde tahta bir çubuk, üç parmak derinliğinde ki, suyun dibindeki toprağı eşeleyerek karıştırıyor. Su bulanıyor tabi. Bir şey göremiyorsunuz. Ama dibi çamur bunu biliyorsunuz. Ben o su bulanmadan önceki hali hayal meyal hatırlıyorum. Irak’ın bir yerlerden bulduğu (!) silahlarla ıran’a saldırmasını mesela. Ve hala beş bin insanın öldürüldüğü (kimin talimatı ile?) Halepçe’yi. Saddam’ın 148 şii’nin katli nedeni ile idama mahkûm edilmesini ne yazık ki anlamış değilim. O beş bin insan Irak coğrafyası içinde katledilmedi mi? Bu niye o mahkemelerde dile getirilmedi ki? 148 şii’yi öldürttü gerekçesiyle, bu sevilmeyen diktatör ipe çekildi. Peki o beş bin kişinin katili kim di acaba? Rakamla 5000 kişi, yani beş bin insan. Bana göre Irak’ta bu soru işaretlerini bu gün değilse de, yarın kafalardan silebilecek söylemlere sahip, inanılacak dört kişi vardı. Üçü susturulmuştu. Dördüncü ise susacağını söylemişti. Ama ya konuşursaydı. O zaman bir çuval incir, bir çuval Ortadoğu berbat olacaktı. Çuvalı kurtarmak adına, çuvalcılar, dördüncüyü de, çuvallamamak için susturmaya karar verdi gibi. Demokrasi aşkına!…