Atatürk Evi’nden Kocatepe’ye…
Geçen yıl salgın nedeniyle “Zafer Yürüyüşü” yapılamayınca başladığımız günü hatırladım. Hayır, aslında o yürüyüş bizden çok önce yapılmıştı…
Tarihimizde önemli bir yeri bulunan Hacıvelioğlu Konağı hakkında yerel basında çıkan haberlerden sonra konağı ve tarihi olayların yaşandığı alanları incelemek üzere Şuhut ilçesine gittim. Konağı gezdikten sonra, ilçede bulunan bir camiyle ilgili dedemden çocukluğumda dinlediğim öyküler canlandı belleğimde. Dedem Uzun Çapan, Büyük Taarruz öncesi İsmet İnönü’nün karargâhında, Kurmay Başkanı Asım Gündüz’ün emrinde muhafız er olarak görev yapmış. İleri karakol konumunda olan Şuhut’a geldiklerinde bir camide gecelemişler. Bu camiyi sorduğumda beni Şuhut’un en eski camisine götürdüler.
Çocukluğumda dinlediğim öykülerle orada gördüklerimi kafamda harmanlarken ordunun, Kocatepe’ye hareket etmeden önce konuşlandığı “Çadırlı Ordugâh” adıyla anılan yere ve Kocatepe yamaçlarındaki Çakırözü köyüne geldik. Köylülere, buradan Kocatepe’ye çıkılıp çıkılamayacağını sordum. “Beş yüz metre daha araçla gidilebilir, ileriye gidilemez” yanıtını aldım. Dedemin anlattıkları ve burada yaşanan olaylar anı olmaktan çıktı. Canlanan tarih ışığında Şuhut Atatürk Evi ile Çakırözü köyünden Kocatepe’ye giden patika yolun açılıp Şuhut Atatürk Evi ile Kocatepe arasındaki irtibatın sağlanmasının gerekliliğine karar verdim.
ZAFER YOLU
Büyük Zafer’den önce Akşehir’de konuşlandırılmış bulunan Kuvayi Milliye Karargâhı, 24 Ağustos’ta bu kasabaya nakledilmiş ve 26 Ağustos’ta Kocatepe’ye taşınmıştı. Bu günlerle ilgili olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa 1927 yılında TBMM’deki söylevinde şöyle demektedir:
“24 Ağustos 1922’de karargâhımızı, Akşehir’den taarruz cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına getirdik. 25 Ağustos 1922 sabahı da Şuhut’tan savaşı idare ettiğimiz Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugâha naklettik. 26 Ağustos sabahı Kocatepe’de hazır bulunuyorduk. Sabah 05.30’da topçu ateşimizle taarruz başladı.”
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Kocatepe’ye çıkmadan önce konuk edildiği ve son kez haritaları incelediği Hacıvelioğlu Konağı’nın restorasyonu, 2003 yılı içerisinde tamamlandı. 2004 yılı nisan ayı itibariyle yaşayan bir kültür merkezi olarak, 2005 yılında da Şuhut’tan Kocatepe’ye ulaşımı sağlayan 19 km’lik “Zafer Yolu”, “Atatürk Çeşmesi” ile birlikte hizmete açıldı.
Zafer Yolu’nun geçtiği vadiyi görmeden bu güzergâhtan sevk edilen askerlerin karşılaştıkları zorlukları ve savaş araç gereçlerinin naklindeki güçlüğü anlamak ve anlatmak oldukça zordur. Üstelik bu zor yolculuk, atların ayaklarına keçe ve kağnıların tekerleklerine ot sarılarak sessiz ve özenle gerçekleştirilmiş, güç koşullardaki bir süreci içermektedir.
ZAFER YÜRÜYÜŞÜ
Düşman işgaline karşı direnişi başlatıp son derece güç koşullarda, iç ve dış düşmanlara rağmen adım adım yurt çapında örgütlenmeyi sağlayan ve birçok cephedeki mücadeleleri zaferle taçlandırarak Şuhut’a gelen Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve Kuvayi Milliye’nin önder kadrosu, 25 Ağustos’ta bu ilçede konuk olmuşlar ve yukarıda anlatmaya çalıştığım vadiyi ve patikaları kullanarak büyük bir cesaretle zafere yürümüşlerdir.
“İlk Yürüyüş”ten 83 yıl sonra o yüce kahramanlara bir saygı duruşu ve gelecek kuşaklar için tarihi yaşatmak armağanı olarak düşündüğüm “Zafer Yürüyüşü”nü halkımız ve ülkemizdeki 22 üniversiteden gelen katılımcılarla 2005 yılının 25 Ağustos gecesi Çakırözü köyünden başlattık.
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet değerlerinin tarihi temellerini gelecek kuşaklara aktarmak için yürütülen çalışmaları anlatmamın nedeni, 2022 yılında Büyük Zafer’in yüzüncü yılını kutlayacak olmamızdır. Şimdiden gerekli çalışmaların yapılarak yüzüncü yıl kutlamalarının görkemine yakışır şekilde gerçekleşeceğine inanıyorum. Törenlerin Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarına, şehit ve gazilerimize olan gönül borcumuzu bir ölçüde de olsa ödeyecek düzeyde olmasını temenni ediyor, Büyük Zafer’imizin 99. yıldönümünde yüce kahramanları minnet ve şükranla anıyor, saygılarımı sunuyorum.
MUZAFFER DİLEK
AFYONKARAHİSAR VE URFA ESKİ VALİSİ / EMEKLİ DANIŞTAY ÜYESİ
Kaynak: Cumhuriyet/Olaylar ve Görüşler
Muzaffer Dilek Urfa’ya gelmiş en iyi valilerden biridir… İşini layığı ile yapan ve şakşakcıları işinden uzak tutan bir valiydi.. Devlet adamı kimliğini taşıyan ender valilerden biriydi.. Hükümete değil, devlete bağlı biriydi.. Demokrat ve adil biriydi….
Şimdikiler gibi el pençe divan durup, birilerinden emir beklemiyordu…