Mahmut Çepoğlu
14 Nisan 2006
ıki yıldır ıstanbul’da ve Ankara’da yaşayan Urfalıların sivil toplum kuruluşlarının yönetim kurulları, Belediye Başkanımız Sayın Fakıbaba’nın diyalogu sonucu bir ilki imza atıldı. ılimizin düşman işgalinden kurtuluşu münasebetiyle düzenlenen ve bir festivale dönüştürülen Onbir Nisan Bayramı vesilesiyle Urfa’ya davet edilmektedirler. Onlarda bu davete seve seve koşmaktadırlar. “Çağrılan yere eğlenme, çağrılmayan yere görünme” sözü boşuna söylenmemiş herhalde. Daha öncede ıstanbul Akgün Otelinde belediye başkanın ve sivil toplum kuruluşlarının girişimi sonucu bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda ıstanbul ve Ankara’da bulunan çeşitli sivil toplum kuruluşlarının bir çatı altında toplandıkları gibi, Urfa’nın dışında yaşayan her biri başlı başına bir marka olan Urfa’lı iş adamlarını, bürokratları, serbest meslek erbaplarını buluşturmaya yardımcı oldular. O gecede ıstanbul’da bulunan şanlıurfa ve ılçelerinin Derneklerinin büyük fedakârlıklarını ve çabalarını gördük. Bu da demektir ki onlar her türlü ilgiye alakaya layıktırlar. Bu gecede iş adamları Urfa’ya yatırıma, istihdama, üretime, sanayileşmeye, çağdaş bir Urfa yaratma amacıyla girişimde bulunmaya davet edildiler. Bunun azda olsa semeresini gördük, mutlu olduk. Yılların kopukluğu, çok kolay bir adımla ilişkilendirilmişti. Bu konuda Urfa kamuoyu olduğu gibi dışarıda yaşayan Urfalılar, Urfa için “ne yapabilirim”in telaşı içine girip, bunun heyecanını yaşadılar…ışte o günlerden bu günlere uzanan sevgi köprüsüne geliyorum. Belediye başkanın el uzatması ile başladığı gibi, derneklerden de hala buluşma ve buluşturma çabaları sürmekte olması mutluluk verici. Bunun Fakıbaba’yla bir ivme kazandığı gerçeğini biliyorum. Geçen yıl olduğu gibi bu yılda ıstanbul’da yaşayan Urfalılar Belediye başkanın davetlisi olarak Urfa’ya geldiler. şimdiye kadar ya işleri için ya da bir taziye, düğün nedeniyle aileleri ile buluşan Urfalılar, bu kez festivale konuk olmak için geldiler. Elbette bu sevindirici bir gelişmedir. Çünkü artık Urfa ile dışarıda olan, ancak gönlü hep Urfa için çarpan Urfa’lılar arasında gönülden gönüle bir sevgi köprüsü kurulmuştu. Bu sevgi köprüsü elbette öyle kolay kurulmadı. Bu fedakarlık, başarı, ve hasretlerin birikimi sonucu olduğu gibi, sahiplenilme duygusu ile gönüllerin hazzına ermedir. ıstanbul’daki Urfa’lılar Derneği ve ilçelerin dernekleri Urfa’ya geldiklerinde onlarla buluşma fırsatımız doğdu. Onlarla çeşitli medya kuruluşlarını gezdik, ziyaret ettik. Hizmet Gazetesinin 48. yılı münasebetiyle yapılan etkinliği hep birlikte izleme fırsatımız oldu.. Onbir Nisan Kurutuluş münasebetiyle yapılan etkinliklere katıldıkları gibi, Urfa Valisi ve Belediye Başkanını da makamlarında ziyaret ettiler. Urfa için hizmet edenlere minnettar olduklarını belirtirken, Urfa’ya yapılacak her türlü hizmette yer almaya hazır olmanın referansını veriyorlardı. Urfa’dan ayrılmadan bizim gösterdiğimiz ilgiden memnun olmuş olacaklar ki; bir Urfalı’ya yakışır, mütevazi bir davranışla bana “Allahısmarladığa” gelen ıstanbul şanlıurfalılar Derneği Başkanı Durak Parlakçı ve arkadaşlarının nazik davranışı beni mutlu etti. Bir şey yemedik, içmedik ama gözlerimizin ışıldaması, ellerimizin kenetlenmesi yeni bir Urfa’nın yaratılmasında her şeyi anlatmaya yetiyordu. Urfa’nın bugün eriştiği güzelliklerinin yanısıra şikayetlerinden de bahsederken, her gelişlerinde yeni bir Urfa görmenin mutluluğunu yaşadıklarını ancak, insanlarımızın sosyal yaşantıdan nasibini almamasından dolayı üzüntülerini dile getiriyorlardı.. ışyerimin bulunduğu Urfa ışhanındaki çirkinliklerden de söz ederken, bende, “bu hanın daha güzel hali,ya o eski çirkinlikleri görseydiniz ne derdiniz” demekten kendimi alamadım. Her şeyi belediyeden beklemenin yanlış olduğunu vatandaş olarak üstümüze düşen görevi yapmamız gerektiğini vurguluyordum. Urfa halkının maddi olarak değil, manen Urfa Belediyesine sahip çıkması, temizliğine katkıda bulunması lazım. “Başka Urfa Yok” sloganını özümsememiz gerekli. Gökten zembille kurtarıcı beklemeyelim. ıçinizdeki değerlere sahip çıkmanın gerçeğini görmekte yarar vardır. Urfa’nın sahipleri yine Urfalılardır, şiarını bize yaşattılar. Başarılar, ufkumuzu aydınlatmak içindir derken, güzellikler hep sevginin gereği olduğu düsturunu unutmamak lazım.