Cüneyt Gökçe
4 Temmuz 2008
Bu yıl Üç aylara çok farklı ve tatlı bir giriş yaptık.
Önce dün akşam Regaip Gecesi ile onurlandık. Bugün ise Üç ayların ilki olan Recep ayının ilk günü; yani, üç ayların birinci günüdür.
Böylece, bu güzelim mevsimi daha fiilen girmeden Kandille karşıladık. Bu arada, “Üç aylar bugün başladığına göre niye Kandil önceden dün yaşandı?” gibi bir soru ile kafamızı karıştırmayalım. Çünkü üç ayların ilk Cuma gecesine Regaip denildiğine göre ve Recep ayının ilk günü Cuma’ya rastladığına göre; doğal olarak Cuma’nın gecesi olan dün akşam ilk kandil olan Regaip Kandili idi.
Bugün, üç ay boyunca açık kalacak olan ve kıymetini bilene muazzam kazançlar sağlayacak olan haşmetli bir pazarın başladığı gündür. Sayılı günler tez bittiğine göre bu pazardan azami derecede istifade etmenin yollarını araştırmak ve yakalamak gerekir.
Bugün, güzelim sohbet ve vaazların icra edileceği; vazife ve sorumluluklarımızın hatırlatılacağı mevsimin start aldığı gündür. Üç ay sürecek olan bu mevsim, kavurucu sıcaklarda cennet asa baharları kazandıracak ve yaşatacak serinlikleri tattırabilecek kabiliyet ve özelliklerle donatılmıştır.
Dayanışma mevsimi bugün başladı. Kaynaşma günleri bugün başladı. Muhasebe günleri bugün başladı.
Bugün, kendimizi gözden geçireceğimiz otokontrol mevsiminin ilk günüdür:
Kulluk bilincimizi sorgulamak, yaratılışımızın hikmetini anlamaya gayret etmek, sosyal sorumluluklarımızı irdelemek ve bütün bu faaliyetlerimizden kendimize görevler çıkarmak için doğacak fırsat günleri bugün başladı.
Kurulan pazarı gezip incelemek, vazifemiz olsa gerek:
Kampanyalar, indirimler, kârlı alışverişler, yeni ürünler ve fırsat mamulleri hep bu mevsimde kurulan çarşının farklı noktalarında bulunur.
Kim bilir; belki de ahiret saadetimizi garantileyecek bir fakir duası bu pazarın her hangi kuytu bir köşesinde karşımıza çıkabilir. Zaten duaların kabul zamanlarının kesin olarak netleştirilmemesi söz konusu vakitlerin tamamını değerlendirme amacına yöneliktir. Öyle ya, Cuma gününün içerisine yerleştirilen “duaların kabul ânı” şu saatler arasıdır denilse; bu durum, diğer saatlerin “boş ve gafil” geçmesini sonuç vermez mi?
Bu yüzden, bugün başlayan ve üç ay sürecek olan fırsat dakikalarının tamamını değerlendirmemiz gerekir. Hatta bu “uyanıklığı” ömür boyu bütün mevsimlerde devam ettirmek her şuurlu müminin yapması gereken iştir.
Dikkat edilirse, genellikle kandil gecelerine tahsis edilmiş “özel ibadetler” söz konusu değildir; ta ki, mümin, “her geceyi Kadir, her gördüğünü de Hızır” olarak telakki etsin. Mümine yakışan, kendisine bahşedilmiş büyük bir nimet olan “zaman sermayesini” bilinçli harcamasıdır.
Ayrıca, hiçbir mevsim ihmal edilmemesi gereken görevlerin başında Kur’an-ı Kerim’i okuma ve anlama hususu gelir. Ancak, ne yazık ki, bu görevin “tam” yapıldığı söylenemez. ışte, Kur’an’a dönmeyi sağlayan mevsim bugün başladı. Bu vesileyle çokça Kur’an-ı Kerim okunacak, mukabeleler düzenlenecek ve ihmal edilen bu görev bir nebze yerine getirilecektir; ya da getirilmelidir.
Mukabeleler sayesinde Kur’an-ı Kerim okumaları artacak, eksiklikler tamamlanacak, yanlışlar düzeltilecek, okunan ayetlerin mesajları öğrenilecek ve yaşanacak; böylece, dünyanın her tarafına nur ve huzur egemen olacaktır.
Üç ayların, tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olması duasıyla…