Cüneyt Gökçe
8 Şubat 2007
Doğru telaffuzuyla “Lukman”; veya dilimize uyarlanmış, yaygınlaşmış ve yerleşmiş şekliyle “Lokman”, Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen büyük zatlardan olup öğütleri, ahlakî ve hikmetli sözleriyle tanınmıştır. Manevi tedavi edici özelliği ve hikmet sahibi oluşundandır ki kendisine “Lokman Hekim” denilmiştir. Hz. Davud (a.s) zamanında yaşadığı nakledilen Hz. Lokman’ın, peygamber ya da veli oluşu ile ilgili farklı görüşler olsa da büyük bir şahsiyet olduğu kesindir.
Yüce Allah, kendisine büyük değer vermiş olacak ki, Kur’an-ı Kerim’de onun ismiyle ile bir sûre yer aldığı gibi; öğütleri, evrensel ifadelerle ölümsüzleştirilmiş ve insanlığa örnek olarak sunulmuştur.
Kur’an-ı Kerim’in 31. sûresi olan Lokman sûresinin 12. ayetinde Hz. Lokman’a verilen hikmetten söz edilir ve şöyle buyrulur:
“And olsun ki, Lokman’a, Allah’a şükretmesi için hikmet verdik. şükreden kimse ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden ise, bilsin ki, Allah her şeyden müstağnidir, övülmeğe layık olandır.” Teşekkür edip kadirşinas olmak, insanlar arası ilişkilerde bile çok aranan anlamlı bir özelliktir. Nitekim insanlara şükretmeyenin, Allah’a da şükretmeyeceği bildirildiği gibi; nankörlüğün her türlü olumlu ilişkiyi baltaladığı bilinen bir husustur.
Hz. Lokman’ın çocuğuna verdiği nasihatlerin başında sağlam bir inanca sahip olması gerektiği talebi yer alır. Bütün nasihat ifadelerinin başında yer alan hitap ifadesi ise ayrıca kayda değer bir özelliğe sahiptir.
Öğüt verilen ve bazı noktalarda bilgilendirilmeye çalışılan muhataplara şefkat ve nezaketle yaklaşılması gerektiği Kuranî bir ilke olarak dikkatimizi çekmektedir. ışte şefkat ve nezaket yüklü “yavrucuğum!” seslenişiyle başlayan ve kalbin bütün kapılarını açan bu öğüdünde Hz. Lokman oğlunun sağlam bir inanca sahip olması adına ona imanın hakikatini telkin etmekte ve şu şekilde ikaz emektedir:
“Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma, doğrusu ortak koşmak büyük zulümdür” [Lokman(31),13]
Bütün kâinatın yaratıcısı olan Allah’a ortak koşmak yaratıkların tamamının hukukuna tecavüz etme anlamına geldiğinden; bundan daha büyük bir zulüm düşünülebilir mi? Ayrıca, Allah’a ortak koşma cinayeti, telafisi imkânsız hataların başında yer alır.
Öğütlere giriş yapıldığı bu noktada, yüce Allah; öğütlerini dinlememiz gereken kimselerin başında anne ve babalarımızın geldiğine gerekçeli ve hikmetli olarak işaret etmekte ve ‘meşru’ emirlerini dinlememiz gerektiğini vurgulamaktadır. Nitekim bu noktadaki ayetlerin meali şu şekildedir:
Biz insana, ana ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Annesi onu nice sıkıntılara katlanarak karnında taşımıştı. Çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bana ve ana babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş Bana’dır. Ey insanoğlu! Ana baba, seni, körü körüne Bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme; dünya işlerinde onlarla güzel geçin; Bana yönelen kimsenin yoluna uy; sonunda dönüşünüz Bana’dır. O zaman, yaptıklarınızı size bildiririm. [Lokman(31),14–15] Meşru olmayan isteklere şirkin örnek gösterilmesi de çok anlamlıdır.
Anarşinin, kargaşanın başıboşluğun ve topluma zarar veren bu problem ve sıkıntıların inançsızlıktan kaynaklığı gerçeği doğrultusunda Allah’a iman noktasına önemli vurgunun yapıldığı bu aşamada Allah’ın bazı sıfatları dikkatlere sunulmakta ve sorumluluk duygusu yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Allah’ın kudret, azamet ve bilgisinin nazara verilmesi, kişiyi daha duyarlı hale getirmekte ve nasihatin daha etkili olmasını sağlamaktadır; Nitekim Lokman’ın nasihatleri şöyle devam etmektedir:
“Yavrucuğum! ışlediğin şey, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa ve bu bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde de bulunsa, Allah onu getirip meydana kor. Doğrusu Allah Latif’tir, haberdardır”.[Lokman(31),16]
Dolayısıyla, O’nun bilgisi sonsuz bir kapsama alanına sahiptir. Bizi yoktan var eden ve adeta bütün kâinatı emrimize amade kılan Yüce Yaratıcı’ya karşı kulluk görevlerimizi yerine getirip yasak bölge olarak ilan edilen mahallin sınırlarını çiğnememek ve böylece bireysel ve toplumsal huzuru sağlamak önemli ödevlerdir.
Hz. Lokmanın nasihatlerini dinlemeye devam edelim:
“Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.” [Lokman(31),17]
Kulluk görevlerini yapmak, iyiliği emredip kötülüğü önlemek ve bütün bu noktalarda sabretmek gerçekten yerine getirilmeye değer hususlardır. Sabır; ibadete devam etmek için sabır; kötülükten uzak durabilme iradesini göstermek için sabır ve sıkıntılara göğüs gerebilmek için sabır…
Hatta, Hz. Lokman’ın nasihatlerini dinlemeye devam etmek için haftaya kadar yine sabır…
Bütün sabır çeşitlerini yaşayabilme ümidiyle…