Hangi çölden katlığını bilmediğimiz bir toz bulutunun üstümüze döküldüğü bir günde, kirliliğiyle bizi sıkıntıya koyarken, gelen yağmurla bir ferahlık doğdu içimizde. Birden gökyüzü açıldı. Yerden efil efil toprak kokusu yükselmeye başladı. Tozdan dumandan kurtulduk. Gazetelerin haberlerinde muhatap olduğumuz kadarıyla, köylülerin hepsinin gözleri yağmurdaydı. Çünkü daha bahar gelmeden kırlar sararmış hayvan beslemenin sıkıntısı başladığı yetmiyormuş gibi […]
KAğIT PEÇETE SOFRADAKı YERıNı ARIYOR Gözümüzü açtığımızda lavabo diye bir olay yoktu. Resmi daire dışında lavabo bulmak meseleydi. Öteden beri Osmanlı döneminde kullanılan ve “selepçe” adı verilen su dökülerek üzerinde el yüz ve ağız yıkanan kaplar vardı. Kabın üstü kapaklıydı. Ağızdan artık suların görünmemesi içindi. Berberlerde de buna benzer, insanın boynuna yerleşecek şekilde kanarı oyulmuş […]
YAşAMAK VE SON URFALI OLMAK Hayat, yaşam, ömür biri birine benzer kavramlar olmasına rağmen, zaman zaman cümle içerisinde farklı anlamlar yüklenirler. Arapça’dan dilimize mal olmuş hayat ve ömür kelimelerinin Türkçe karşılığı yaşam, dirim ve var olma süresini belirler. Alın yazgısı olarak belirlenen ömür, yazgı, kader, göreli bir kavram olan yaşam, soyut bir söylem olan ve […]